İskandinav polisiyesinin farklı bir dokusu var, böyle bir kitap bulunca hemen okumaya çalışıyorum. Ben Yalnız Gezerim, serinin ilk kitabı, yazar ilk bölümleri uzun tutarak hem ana karakterleri tanıtımış hem de seriye iyi bir giriş yapmış. Tanıtımların ana karakterlere özel uzun tutulduğunu düşünsem de yazar tüm karakterler için aynı tutumu sergliemiş, bunu kitabı ve karakterleri daha samimi ve gerçekçi hale getirmek için yaptığını diye düşünsem de yer yer sıkıldığımı itiraf etmeliyim.
Çok polisiye okumak bir üsre sonra türden hiç zevk almamayı da beraberinde getiriyor, yazarlar farklı şeyler yazmak için katilleri daha da vahşileştirmek gibi basit bir yöntem tercih ediyorlar, sağlam ve etkileyici bir kurgu ile uğraşmak zor olsa gerek. Bu kitapta da biraz bahsettiğim durum vardı, vahşi-polisle oyanayan karakter. Böyle bir karakter yazmaya karşı değilim ancak yazarlar bu sırada çok fazla mantık hatası yapıyor, burada da biraz es geçilmiş noktalar vardı.
Kötü de iyi de sayılmayan bir polisiyeydi, yazar seri ilerledikçe iyi işler çıkarabilir, zemin müsait. Baş karakterler ve aralarındaki uyum güzel, iyi kurguyla güzel bir polisye çıkması işten değil.
Baykuş sevdama kanıp aldığım :D sürükleyici ve güzel bir polisiye.
Nice cinayetler okumuş olan ben için, yazarın olayı çok abartması aklıma takılan ilk konu. Koskoca Norveç'in dedektifleri hiç mi enteresan cinayetler görmemiş yani pehh :P
Gerilim türü olarak adlandırılmış olsa da bildiğin polisiye benim gözümde. Tüm bunların dışında okunası bir kitap tavsiye ederim :)
Müthiş bir polisiye roman. Yazar okuyucuya daha onbeşinci sayfada ilk gerilimleri göndermeye başlıyor. İpuçları, kovalamaca, zamanla yarış, okuyucuyu tersin de tersine yatırmaca, kısaca dört dörtlük bir polisiye. Tek olumsuz yönü finalinin zekice olmaması, bence olay rastlantıyla sona ermemeliydi. Umarım devamı çok gecikmez