Her şeyi bilen ben
Müşteriyi seçen ben
Alan, satan, veren ben… Handan’ı görünce ne edeceğimi bilemedim. Handan dedim durdum. Handan dedim kaldım. Bir adım atamadım. Öteye gidemedim. Beriye gelemedim. Handan dedim, isminiz ne güzelmiş diyemedim.
Kasabalarda hayat bozkırda yapılan yolculuklara benzer . Her tepenin ardında 'yeni ve farklı bir şey ' çıkacakmış duygusu, ama her zaman birbiri ne benzeyen, incelen, kıvrılan, kaybolan veya uzayan tekdüze yollar .
Bozkırda yaz akşamları seni seyrederdi
seni seyrederdi ormanda gürbüz sabah
ağırkanlı bir güneşle yaşanan kış
ağır, kanlı bir güneşle yaşanan hasat zamanı
bekarların kaburgalarına gümleyen karanlık
isterik kokusu beyaz dantelaların
seni seyrederdi
sen diriyken sana bakmak
başlı ve sonlu bir uğraştı sanki
Yamtar kendisi gibi yaralı olan atıyla Kağan'ın yanında koşamayacağını biliyordu. Yanlarında savaşan at uşağına oku olup olmadığını sordu. Onda da kalmamıştı. O zaman Kağana şöyle dedi:
- Kara Kağan! Biz yağıyı biraz daha oyalarken sen yurda ulaş. Kağanı sağ oldukça Gök Türk eli yıkılmaz!..
Sonra at uşağına buyruk vererek geri döndü. Artık iyice kararan bozkırda ikisi birden kendilerini kovalayan çinlilerin içine daldılar.