Bu dünyada para, liyakat ve kıymete ne kadar tercih edilirse edilsin, gölgeye hatta paradan da çok kıymet veriliyordu. Ve ben evvelce serveti nasıl vicdanıma feda ettiysem, şimdi de gölgemi sırf para için vermiş bulunuyordum.
bazen hafif şeylerden mühim bir tavırla, çok kere de mühim şeylerden hafif bir
tavırla bahsediliyor ve bilhassa orada mevcut olmayan dostlarla onların vaziyetlerine dair pek keyifli nükteler yapılıyordu.
Sonsuz bir mevkî, para, mülk, krallar gibi yaşamak adına gölgenizi tanımadığınız bir adamla takas eder miydiniz?
Eğer cevabınız “evet”se, Peter Schlemihl’in yaşadıklarını okumanızı öneriyorum.
Para ve mülkün, sizin için önemsiz ve “olmasa da olur” diyebileceğiniz bir şey -farz edin ki bu ‘şey’ gölgeniz- olmadan insanlar arasında yaşamak için yeterli olmadığını anlayacaksınız. Gölgeniz olmadan, bir hiçsiniz.
İşte, Peter Schlemihl de dünyanın en zengin adamı da olsa, bir ucube, bir hayalet, bir hortlak insanlar için. Hatta uşaklarının gözünde bile “gölgesiz bir adama hizmet etmek” acınası ve korkunç bir durum.
İnsanlar olmadan, ne kadar paranız olursa olsun bir hiçsiniz. Hem onların gözünde hem kendinizin gözünde.
Her adamın bir gölgesi olmalı sonuçta.
Kitap zevkliydi fakat bitirmem zaman aldı, üstelik kısacıktı. Neden bu kadar uzattım bilmiyorum. Sayfalar akıp gidiyordu fakat nedendir bilmem bir türlü okuyamadım.
Gölgenizi takas edecek olursanız, bir okuyun derim.