276 syf.
·
Not rated
·
Read in 16 days
Kitap dostu arkadaşlarımla birlikte okuduk öyküleri. Birlikte okumak ayrı bir keyifti. Mitat Enç’in Uzun Çarşı’nın Uluları adlı kitabında 22 öykü yer alıyor. Geleneksel anlatıya sahip karakter hikâyeleri bunlar. Gaziantep yöresinin gelenekleri, yapıları, söyleyiş tarzını içinde barındıran hikâyelerde dönemin zihniyetini net olarak görebiliyoruz.
Uzun Çarşının Uluları
Uzun Çarşının UlularıMitat Enç · Ötüken Neşriyat · 1993351 okunma
Amasyanın bardağı Biri olmazsa bir daha *** Ecdadımızın bir yolculuk sırasında su kabı olarak yanlarından ayırmadığı ufak bir desti vardı. Adına bardak derlerdi. Destiden küçük, çaydanlıktan büyük, kulplu ve emzikli bir su kabı idi. Bunları bazan da çam ağacından oyarak yaparlardı. Çam bardaklar suyu çok soğuk tutar ve kendilerine mahsus bir çam kokusu da verirlerdi. Çömlekhanelerde çamurdan yapılan bardak ve destiler ise, her memleketin toprağına ve pişirme tarzına göre ayrı bir özellik ve kıymet taşırdı. Vaktiyle Amasya'da da yapılan bu bardaklar kalitesiz olup, çabuk kırıldığı için sık sık yenisini almak lazım gelirmiş. Bu yüzden: “Amasya'nın bardağı, biri olmazsa bir daha," diye bir deyim, dilimizde yer etmiştir.
Reklam
Gelelim bamyanın faziletine KÖYÜN BİRİNDE cami cemaatinden bir adamcağız varmış. Hem saf, hem cahilceymiş ama, tek arzusu imam efendiler gibi kürsüye geçip, cemaate vaaz etmek nasihatta bulunmak imiş. Bu sebeble ne vakit bir fırsat bulsa, meselâ imam azıcık gecikse, hemen kürsünün ucuna ilişir, kürsüde duran vaaz kitabını imamın işaretlediği yerden açar, hem okur, hem anlatırmış. Cemaat bunun bu hâline önceleri gülüp geçiyorsa da, bakmışlar işi azıtıyor. Artık eskisi gibi kürsünün kenarına ilişmek yerine, iyice içine kuruluyor, imam varmış yokmuş farketmeden “Ey cemaat! Ey Ümmet-i Muhammedi Ey gafiller!..” diye ver yansın ediyormuş. Cemaatten bir kaçı: “Şuna iyi bir ders vermezsek, başımıza Şeyhülislâm kesilecek” diye karar almışlar ve imamı da tezgâhın içi­ne dahil edip, bir oyun hazırlamışlar. Bir Cuma günü cami tıklım tıklım dolu iken, imam bilerek vaaza geç kalmış. Caminin öte beri işlerini gö­ren ve müezzinlik yapan başka biri ise, her vakit kür­süde duran vaaz kitabını alıp, yerine bir yemek kitabı koymuş. Bizimkisi bakmış imam ortalarda yok. Cema­ at de maşallah pek kalabalık. Hemen ayağa kalkıp, saf­ lan yara yara kürsüye gelip çıkmış. Şöyle bir boğazını temizledikten sonra, önünde hazır duran kitabı işaretli yerinden açmış ve okumaya başlamış؛ “Eveeeeet, gelelim bamyanın faziletlerine..." Bu deyim, bir mevzu anlatılırken konuşanın lâfı uzatması, alâkasız konulara girmesi gibi durumlarda kullanılır. “Önemli işleri bitirdik de, sıra bunlara gel­di..” mânâsına gelir.
:D ne atasözleri var ya :D
Geçinmeye gönlüm yok da adını sormadım *** ANADOLU’DA ilk nüfus sayımı yapılıyormuş, Yeni evlenmiş, fakat karısından hoşlanmamış olan bir adama, sayım memuru karısının adını sormuş. Adam : “Geçinmeye gönlüm yok ki beyim. Adını hiç sormadım!” cevabını vermiş. Bu deyim, “hiç niyetim yok" mânâsında kullanılır.
Eşek olur da anırmaz mı?
*** KÖYLÜNÜN BİRİNİN kulakları işitmez olmuş. Karısına: "Hanım hanım, şu bizim eşeğe bir hâl oldu.Günlerdir ağzını açar, kapatır ama, hiç anırmaz” demiş. Kadıncağız gülsün mü ağlasın mı, bilememiş: “Ah beyim ah! Eşek olur da anırmaz mı? Olan senin kulaklarına oldu" demiş. Bu deyim, “herkes neyse odur” mânâsında kullanılır.
TUHAF GÜNLER / 2002 Şubat (1994-2002) Atıflar :
Atıflar : Susurluk kazası (ya da Susurluk skandalı) : 3 Kasım 1996'da saat 19:25 sularında Balıkesir-Bursa karayolunda Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde meydana gelen trafik kazası sonucu, devlet-polis-mafya ilişkilerinin ortaya çıkması ile patlak veren skandal. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli skandallarındandır. Kazada,
Reklam
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.