Adeta sayıklar gibi, sanki karşısında ben yokmuşum gibi, bütün bu anlattıkları yüzünden kırılacak bir kalbim yokmuş gibi, ertelediği tüm acıları, tüm yıkılışları üzerime yağdırıyordu.
Konuşurken anladım, özlemiştim onu. Benden çok gençti ama çok yaşamış gibiydi. Ne zaman ondan uzak kalsam, bu çok yaşamışlığı hissederdim onda.
Reklam
Hayatımı dolu dolu yaşayamadığım, istediklerimi hep ertelediğim ya da yarım bıraktığım için ölmekten çok ama çok korkuyorum.
Bir saniye, bir saniye. Gönül sus biraz. Bu ses tonu, bu deçtiğim kelimeler, bir an ben değil de annem konuşuyor sandım. Öyle korktum ki kendimden, sanki annem içime kaçmış gibiydi. Kusura bakma bir an sesimin tonunu ayarlayamadım. Geçti, geçti. Kendi sesime kavuşurum birazdan.
Mesela bir kadına sahip olmak yetmez sana onu yaşayan bir ölü hâline getirip öyle çekip gitmek istersin sen.
Bir insan sevildiğini nasıl anlar biliyor musun? Çocukluğu merak edildiğinde. Sevgili çocukluğundan sevilir önce. Sen hiç benim çocukluğumu öğrenmek istemedin. Ben zorla anlattım. Ama duvara mı, sana mı anlattım bilemiyorum.
Reklam
Çünkü sensiz yaşamanın ne olduğunu bilmiyordum. Benim için senden gelecek hiçbir şey, seni kaybetmenin acısından fazla olamazdı. Yani bir zamanlar.
Kimse bana kulak vermiyor, kimse dinlemiyor ama dinliyormuş gibi yapıyorlar.
Kaybedecek hiçbir şeyim yokken, nasıl biri olacağımı merak ediyordum.
Bir başımıza kaldık hayatın ortalık yerinde..
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.