67. Ey Mü’minler! İyi bilin ki; Bir Peygambere, düşman kuvvetlerini bir daha toparlanamayacakları şekilde bozguna uğratıp yeryüzünde tam olarak ağırlığını koymadan, fidye ve ganîmet elde etme amacıyla esirler almak yaraşmaz. Zira o, savaş esiri alıp karşılığında fidye elde etmek veya ganîmet toplamak için gönderilmedi. Onun gönderilişinin asıl gayesi, zulüm ve haksızlıklara son vermek üzere İslâm mesajını tüm insanlığa duyurmak ve gerekirse bu uğurda savaşmaktır. Ama hâlâ içinizde, Peygamberin görevini ve gönderiliş gayesini tam anlamıyla kavrayamamış olanlar var! Nitekim Bedir Savaşı’nda Kureyş ordusu geri çekilmeye başladığında, bazılarınız Peygamberin talimatlarına uymayıp ganîmet toplamaya ve esirler almaya başladınız. Oysa hepiniz düşmanı takip ederek onlara son darbeyi indirmiş olsaydınız, bütün kuvvetlerini oracıkta kırıp bir daha asla toparlanamayacakları şekilde tamamen imha edebilirdiniz. Fakat siz, ganîmet ve esirler peşinde koşarak şu dünyanın gelip geçici menfaatini istiyordunuz, Allah ise, kararlılık ve fedâkârlık göstererek âhireti kazanmanızı istiyordu. Hiç kuşkusuz Allah, sonsuz kudret ve hikmet sahibidir.
“Bilirsiniz ki, ulusların önderleri sayılanlar, onlara egemen kesilir, ileri gelenleri de onlara ağırlıklarını hissettirirler. Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkârı olsun. Aranızda birinci olmak isteyen, hepinizin yardımcısı olsun. Çünkü İnsanoğlu bile hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi.” İncil10: 42-45
Reklam
“Bilirsiniz ki, ulusların önderleri sayılanlar, onlara egemen kesilir, ileri gelenleri de onlara ağırlıklarını hissettirirler. Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkârı olsun. Aranızda birinci olmak isteyen, hepinizin yardımcısı olsun. Çünkü İnsanoğlu bile hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi.” Markos İncili 10: 42-45
İSLÂM'DA NEDEN KÖLELİK VARDIR?
Bugün, esir mubadelesi (esir takası) sistemini tanımıyan ve elinde bulunan müslüman esirleri hiçbir bedel ve şart karşılığında bırakmaya yanaşmayan amansız ve inatçı bir düşman devletle karşılaşmamız gayet olağandır. Binaenaleyh, şayet İslam, her halükârda esirleri serbest bırakma prensibini uygulamaya kalkışacak olursak bu, aklı birazcık eren
İSLAM KÖLELİĞE NİÇİN VE NASIL MÜSAADE ETMİŞTİR?
SORU: İslami düzeninizde, müslümanların, harp esirlerinden köle ve cariye edinmelerini mubah görüyor musunuz? Yine, sizce, müslümanların ellerindeki köle ve cariyelerin alıp satmaları caiz midir?Keza, müslamanların, kendi karılarına ilaveten, hiçbir sayı tahdidi koymaksızın bu cariyelerden istifade etmeleri sizce mubah mıdır? Bugün bazı ülkelerde
Ah, sevginden dökülen o inci gibi yaşlar: Onlarda şerre fidye, illetlere deva var.
Reklam
Eşref en azılı çetecilerin, Sırplar olduğunu öğrenmişti. Acımaktan, merhametten yoksun bu eşkiyalar köylülere saldırıyor, ahalinin malını mülkünü yağmalıyor, kadınların ırzına tasallut ediyor, dağa adam kaldırıyor, fidye istiyordu. Kendilerine yardım etmeyenlerin evlerini yakıyor, sürülerini kaçırıyordu. Bu eşkiyaların en ünlüsü; DRALİÇ KAPTAN'dı. Bu dağlarda bir efsaneye dönmüştü. Osmanlı subayları, onu bir türlü yakalayamıyordu.
Savaş meydanındaki şövalyeler, at zırh ve hizmetkar maliyetlerini karşılayabilen zengin insanlardır, bu yüzden öldürülmelerindense canlı el ele geçirilmeleri ve fidye karşılığı serbest bırakılmaları daha kazançlıdır. Ortaçağ metinleri, özellikle Yüksek ve Geç Orta Çağ’da çok fazla şövalyenin fidyesini toplamak üzere ülkesine yollandığını belirtir. Bu insanı hayretler içinde bırakabilen bir “centilmen anlaşmasıdır”; esir alınan şövalye, istenen fidyeyi toplamak için ülkesine gider ve fidyeyi ya kendi ile ya da aracı vasıtasıyla esir alana teslim eder. İstisnalar varsa da bu şövalyelerin hemen hepsi sözlerinde durmuş ve esasen özgür olsalar da bir kontratla bağlandıklarına duydukları inanç sebebiyle borçlarını ödemişlerdir.
7.cilt
1838. Ebû Hureyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Mü’min bir yılan deliğinden iki defa ısırılmaz.” Buhârî, Edeb 83; Müslim Zühd 63. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 29; İbni Mâce, Fiten 13. Açıklamalar Efendimiz aleyhisselâm, bu hadîs-i şerîfi, Câhiliye devri şâirlerinden Ebû
Sayfa 496Kitabı okudu
Fidye istiyorum,
Kaçırdığım aklım için ben fidye istiyorum. Karnım acıktı, onlar jilet çiğniyodur.. Kimse gülmüyodur sağlık olsun, huzur olsun, bir bok olsun oğlum işte! Duruyorken önlerinde kimse beni görmüyo mu ? Sözümü bölmüyoruz! Bir kaç duygun ölmediyse elbet birgün sürgün olur.. Gidip de dönmüyordur etrafından insanlar.. Etrafımda insanlar.. Hiçbirini görmüyorum..
Reklam
Ah, sevginden dökülen o inci gibi yaşlar: Onlarda şerre fidye, illetlere deva var.
Sayfa 34 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
476 syf.
7/10 puan verdi
son bölümde crowleyin sözleri falan çok komikti ben will için bir sınav gibi birşey yapacaklarını da düşünmüştüm ama tam tersine çok kısa sürdü ksjsksnaks "Ama içinde yazılanları sana okuyormuş gibi yapmam gerekiyor. Vesaire, vesaire, vesaire." cok iyiydi skshaknw.
Gölgelerin Efendisi 7 - Fidye
Gölgelerin Efendisi 7 - FidyeJohn Flanagan · Beyaz Balina Yayınları · 2011795 okunma
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.