"Geceleyin bana geri dönüşü olmayan bir felaket gibi görünen şeylerin sabah uyandığımda küçülüp fuzuli bir aksiliğe dönüştüğünü çoktandır öğrenmiştim."
Ey Benito Musolini! Ey gayet yüce,
italyanlar başvekili muhterem Düce!
Duydum ki, yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
Buyursunlar... Bizim için şavaş düğündür;
Din Arab'ın, hukuk sizin, harp Türk'lüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
Hem karadan, hem denizden ordular
Kişinin tövbe ettiği dört şeyle gözükür.
1. Dilini fuzuli sözlerden alıkoyar.
2. Kalbinde kimseye karşı haset ve kin beslemez.
3. Kötü arkadaşları bırakır.
4. Günahlarından pişmanlık duyarak taatle ölüme hazırlanır.
Beni bende araman bende bir ben var bende benden içeri.
Ararsan beni,Ben kalıpta değil kalpteyim Kalu beladan beri .
Felek bilmez,Dostun yanında bellidir, onun bahası ve ederi.
Yarin vasfını Fuzuli gibi asla anlatamam, O, anlatılandan beri
KK
***
İnsanların arasına karışma konusunda ölçü şu olmalıdır: "Onlarla yalnız hayır işlerinde bir araya gelinmelidir. Mesela cuma namazı, cemaatle namaz kılmak, bayram namazları, hac vazifesi, ilim talebi, cihad ameli ve nasihat etme gibi ortamlarda buluşmakla yetinilmelidir. Şerli ya da fuzuli işler için bir araya gelinmemelidir. Şayet olur da onlarla bu tür ortamlarda buluşmak zorunda kalınırsa elden geldiğince o ortamların Cenab-ı Hakk'a itaat edilen ortamlara çevrilmesi gerekir. Kişi, gönlünü ve nefsini bu konuda cesaretlendirip 'bu yaptığın riyadır' ya da 'bu yaptığın amelini izhar etme istediğidir diye kalbe gelen şeytani dürtülere kapılmamalıdır. Onunla savaşmalı ve bu konuda Cenab-ı Hak'tan yardım dilemelidir. İmkân dahilinde onları hayra ulaştırmalıdır. Ancak buna muktedir olamazsa kendini onların arasından sıyırmalıdır.