Garip bir tesadüf eseri,aynı zamanda Recep ayının yirmi tesisiydi ve İslam Peygamberi’nin gördüğü harikulade rüyada, takipçilerinin doksan senelik Hristiyan istilasından sonra geri aldığını Beytülmakdis’i ziyaret ettiğin miraç gecesiydi.
Tokat’tan bir Vali geçmişti Recep Yazıcıoğlu. Tokata Vali olarak atandığında biz o zaman öğrenciydik. 1984-1989 Tokatımızda Valilik görevi yapan Yazıcıoğlu hem en genç hem de yılın valisi olmuştu. Ne yazık ki ömrü daha büyük görev ve hizmetlere yetmedi. 08.09.2003’te bulanık bir kaza ile kaybettik.
Onun da kaderi nice Yazıcıoğulları gibi oldu. Çok
Herkese selamlar benim sevgilim kitap sever dostlarım.
Çoktandır radarımda olan bir eser paylaşacağım sizinle. Aslında yorumu geciktirmemde, sürekli araştırmacı olmamın da parmağı var. Çünkü Baltalı Hano bir hikaye değildi. Bir anneydi. Evladını korumak isteyen bir anne. Evet 21 kişiyi baltası ile doğrayan kadından bahsediyorum. Hangimiz evladımız
"Şivlilik, Konya'da Hicri takvime göre üç ayların başlangıcı olan recep ayının ilk perşembesini cumaya bağlayan gecede ve Regaip Kandili sabahı çocuklarca yapılan kandil kutlama geleneğidir.
Öncelikle hazırlıklar Fener Alayı ile başlar, yani Şivlilik sabahının 1 gece öncesi yani Çarşamba akşamında. Akşamın karanlığı çöker çökmez akşam
"Toğan Gökbakar'ın (d. 1984) yönettiği Recep lvedik (2008) güldürüsü ise dört milyonu aşkın seyirciye ulaşsa da, ülkenin Nasreddin Hoca'dan Aziz Nesin'e uzanan köklü mizah geleneğine ihanet eden bir film oldu. Kapkara kaşlı, kapkara sakallı, garip görünüşlü, göbekli bir kahramanın (Şahan Gökbakar) bol argolu skeçlerine dayanan filmin uyandırdığı aşırı ilgiyi, toplumsal
değerlendirmenin ne denli yozlaştırılmış olduğunun göstergesi saymak gerekir."
Bir şeyi vermek kerpetenle etlerini koparmak gibi gelir...Kulak ver ve dinle ey hayat süren leş! İ Komşun
açken tok yatıyorsan, insanlar açlık sınırındayken villa üstüne
villa alıyorsan, sokaklar dilenci, öksüz, yoksul, garip, çaresiz, kimsesiz doluyken bu villalarda sabahlara dek yünlü seccadelerde namaz kılıyorsan vay haline! Mazlumun âhı arş-ı âlâya yükselirken, yoksulun açlığı yeri delerken, öksüzün ağlaması göğü çatlatırken sadece kıldığın namaza güvenerek rûz-u mahşere gitmeyi düşünüyorsan vay haline!