Kafkas Cephesinde Askerin Psikolojisi
Türk askeri çocukça bir sevgiyle bağlı olduğu ailesini, evini ve köyünü ilk defa askere alındığı zaman terk eder. Savaş zamanında askerlik yapmak onun için ıstırap çekmek olur. Kötü muamele gördüğü zaman coğu kez yeterli ilgi görmemenin eksikliğini hisseder. Yeterli melbusat, iase, maas olmaksızın günden güne sefalete düşer ve nihayet soğuk veya açlıktan kesin ölüm gözüne görünür. Buna bir de düşmanın, özellikle İngilizlerin yoğun propagandası eklenir. Bol para verilerek ortalığa salınan Kürtler veya Araplar, her duyduğuna inanan çocuk gibi askerlere yurtlarında soygun, cinayet, yangınlar olduğuna ve yakınlarının ırzına geçildiğine dair korkunç hikâyeler anlatırlar. Kendi can için korkmasına ailesi için duydugu endişe eklenir. Bu sebepten dolayı birliğini terk eder ve cephe gerisinde kendisi gibi düşünenlere katılır.
Sayfa 106 - Türkiye İşbankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
270 syf.
8/10 puan verdi
1.Dünya Savaşı'na katılmış birinin kaleminden o günleri okumak
Kitap çok fazla detay barındırıyordu; mühimmat, asker sayısı, coğrafya hakkında bilgiler vesaire… Bu nedenle bir solukta bitecek türden değil lakin buna rağmen çevirisi çok iyiydi, sanki Türkçe kaleme alınmış gibi sade bir Türkçeydi. İçerik açısından da deyim yerindeyse 'ezber bozan' bir kitaptı. Örneğin Filistin cephesinde Arap din kardeşlerimizin(!) İngilizler tarafından kendilerine vaat edilen, altınlar ve yeni bir devlet hayalleri uğruna, gruplar halinde ordularımızın gücünü zayıflatmak için yaptığı saldırılar; ordumuzun bu cepheyi terk etmek zorunda kalmasıyla ordumuza karşı saldırıya geçen kadın/erkek/genç/yaşlı masum(!) Arap halkı, köylüleri… Hans Guhr'un anlattıklarına göre ordumuz Filistin'de İngilizlerin kıskaçlarından habire kaçmak mecburiyetinde, çünkü orta doğudaki Osmanlı varlığı miadını doldurmuş. Elden bir şey gelmiyor. Bunu Atatürk'e, “Filistin cephesinden kaçtı” diyen örümcek kafaların bilmesi için belirtiyorum. Ordusuyla, mühimmatıyla kendilerinden kat be kat üstün İngilizlere karşı değil Mustafa Kemal, hangi Osmanlı paşası bir direniş gösterebilirdi? İçerisinde H.Guhr'un insanların aç kaldıklarında aklından geçirmedikleri şeyleri dahi nasıl yaptıklarını gözleriyle gördüğünü anlattığı kısımlar da tüyleri diken diken eden cinstendi. “Türklerle Omuz Omuza”, Filistin cephesindeki birtakım hadiseleri merak edenler ve 1.Dünya Savaşı ile ilgili bir parça anı okumak isteyenler için idealdir. Önerilir.
Türklerle Omuz Omuza
Türklerle Omuz OmuzaHans Guhr · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201650 okunma
Reklam
Bütün Avrupa 1922 de bu şahlanışı Doğu’nun bir mucizesi olarak gördü. Fakat Türkleri savaşırken tanımış ve sevk etmiş olan bizler için bu hiç şaşırtıcı değildi. Biz, özellikle Kemal Atatürk gibi disiplinli ve uzak görüşlü bir önderin komutası altında olunca, vatanları için nasıl olağanüstü fedakarlıklar yaptıklarını ve başarılar elde ettiklerini biliyorduk.
Sayfa 254Kitabı okudu
Bölgede yaşayan ve ekserisi kadın ve çocuk olan Ermeniler hakkında tam bir fikrim yok. Ama ayaklanmalarda Türklerin acımasız fanatik zalimler, buna mukabil Ermenilerin takibata uğrayan zavallı bahtsız Hıristiyanlar olduklarına dair Batı dünyasında çok yaygın olan kanaat her halükârda yanlıştır.
Sayfa 107 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
280 syf.
·
Not rated
·
Read in 84 days
"Günlük olaylar hakkındaki intibalarımı mümkün olduğunca canlı olarak vermek için Doğu'da geçen zamanı anlatırken günlük kayıtlarıma sıkı sıkıya bağlı kalacağım; sadece o an için yaptığım sert tenkitleri yumuşatacağım ve önemsiz ayrıntıları bir kenara bırakacağım." (Önsöz) Hatırat-anı kategorisinde bulunan kitapları okumaktan çok zevk
Türklerle Omuz Omuza
Türklerle Omuz OmuzaHans Guhr · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201650 okunma
Kürtler hakkında epeyce fikir edinmek fırsatını buldum. Güçlü vücut yapıları, zorluklara sürekli alışık olmaları, uzun mesafeleri fevkalade bir süratle kat etmeleri, benzersiz kanaatkârlıkları ve sürekli birbirlerini soyduklarından dolayı zaten kanlarında bulunan dövüşme yetenekleri, onları askerlik mesleği için özellikle uygun kılıyordu. Bu yüzden kendi topraklarında kullanılma halinde değerli bir takviyeydiler, ama aslında başka harp sahalarında pek işe yaramıyorlardı; çünkü Osmanlı Devleti’ni kendilerine sadece baskı yapıyor diye gördükleri için, uğruna can vermeyi hiç istemiyorlardı. Bu yüzden firar ederek gocunmadan görevden kaçıyorlardı.
Sayfa 106 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
92 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.