Almanya'da mutat olan, "Çağrılımadan prensinin yanına gitme" atasözünün Doğu'da hiçbir geçerliliği yoktur. Aksine, orada herkes amirini selamlayarak, onunla bir iki kelime konuşmak için uğraşır. Sıradan askerler bile bunun için eğitilir. Askerlerin bulunduğu bir köyden atla geçerken bütün erat önderini selamlamak için sokağa fırlardı.
Hiçbiri onun bir bakışını yakalamadan rahat etmezdi. Erat ile subaylar arasındaki bu bağlılığın büyük bir değeri vardı.
Bütün Türklerin ruhuna hakim olan bu gönülden gelme itaat bunun üzerine kurulmuştu.
Şimdiye kadar sakin olan cephede 4 Temmuz'u 5 Temmuz'a bağlayan gece birden tek tük silah sesleri duyuldu ve akabinde bütün kesimde şiddetli bir cayırtı koptu. Aniden ortaya çıkan düşman dünyevi değil, semaviydi. Bir tam ay tutulması olmuştu. Batıl inançlı Kürtler bunu bir felaket işareti olarak görüyor ve kötü kalpli aya ateş ediyorlardı; tek tük askerler de hemen buna katıldılar. Bu saçmalık sayesinde, aksi takdirde uyuyup kaçıracağımız o tabiat hadisesini seyredebildik.
Diyarbük'e yaklaşırken daha çok uzaktan, tarifi mümkün olmayan bir gürültü işittik. Gürültü Harput'a nakledilmek üzere olan buradaki bir hastaneden geliyordu. İçeri girdiğimiz zaman korkunç bir manzarayla karşılaştık. Tamamen bakımsız olan hastalar açlıktan çıldırmış vaziyette birbirlerine saldırıyorlardı. Bir kısmı diğerlerinin kollarından ve sırtlarından ısırıp et parçaları koparıyorlardı; diğer bir kısmı ise ekmek diye haykırıyor, tepiniyor ve her şeyi parçalıyorlardı.
İki sıhhiye subayı zor kullanarak düzeni sağlamaya beyhude yere uğraşıyordu, Köhler bile nihayet müdahale etti. Kavga edenler beni görünce sükunet avdet etti. Şayet uysal ve aklı başında askerler gibi davranırlarsa onlara hemen yiyecek göndereceğimi vaat ettim.
Türkler " istirahat" denince, hiçbir şey yapmayıp sadece dinlenmeyi anlıyorlardı. Bense daha fazla çalışmayı, silahların, giysilerin ve teçhizatın bakımına tam manasıyla nezaret etmeyi anlıyordum.
Bütün Osmanlılar milli gururla doludur; şüpheci olur ve memnuniyetle itaat edermiş gibi görünmelerinin altında pasif direnişe hazır vaziyette, başka dinden olanlara tepeden bakarak, ecnebilere karşı suskun kalırlar. Ama bir Batılının dürüstlüğünü ve güvenilirliğini bir kere fark ederler ve davranışı bir kere hoşlarına giderse, açık yürekli, dostça, bir dereceye kadar sadık ve sürekli olmasa da mübalağalı bir şekilde arkadaşça davranırlar. Burada anlatılan hatalar, muntazam ve temelli bir eğitim ve öğretimle süratle yok edilebilir. Çünkü bunların kaynağı insanların şahsiyetinde değil, Türkiye'nin şimdiye kadarki dahili ve harici siyasi gelişmelerinde yatmaktadır. Fakat bunun için uzun süreli bir barış ve hükümetin başında güçlü bir adam gerekir.
Türkiye'nin daha sonra Mustafa Kemal önderliğinde bu kadar hızlı ve önemli bir yükseliş yaşaması, bu yüzden benim için hiç şaşırtıcı değildir.
Suriye’de para karşılığı, ölenin ardından ağıt yakan kadınlar
Başka bir mahzur mezarlığım yakınlarda oluşuydu. Sık sık çıkan fırtınalardan ve geceleri çakalların ziyareti yüzünden en fazla 50 santim derinliğindeki mezarların üstündeki kumlar uçup gidiyor, bu yüzden cesetler ortaya çıkıyor ve yoğun bir çürüme kokusu yayıyorlardı.
Buna karşıda uygun tedbirler almak gerekiyordu. Hemen pencerelerimizin dibine yapılan birçok defin zaten cok rahatsız ediciydi.
Doğu'da ölüler gömülür gömülmez belli bir ücret karşılığı çalışan profesyonel ağıtçı kadınlar ağıt yakmaya başlarlar.
Zengin biri öldüğü zaman saatlerce çığırırlar, saçlarını yolar ve göğüslerini döverler.
Ölen fakir biriyse kısık sesle yakılan ağıtlar kısa sürer.
Sayfa 134 - Türkiye İşbankası Kültür YayınlarıKitabı okudu