Güneşli bir gündü. Saat iki civarları sıcaklığın en yoğun hissedilen vakitleri. Aklı olan çıkamazdı bu vakitte dışarı. Şimdi herkes evlerinin en serin odalarında yatmakla meşgul olmalıydılar. Ben,özlemle kavrulmuş ben. Vatanımın bu en kavurucu sıcağına bile hasret kalmış ben. Çıkardım başımı. Gökyüzünün maviliğinde kaybolmak istedim. Sineklerin vızıltısında ve arıların bayılacakmış gibi uçuşunda arada bir suyunu bana damlatan bir söğüt ağacının altında uzanmak istedim. Sonra seni gördüm. Bir kayanın üzerinde kırmızı pabuçlarının içindeki narin ayacıklarını gördüm. Biraz daha fazla yukarı bakınca gözlerim dizlerine kadar uzanan beyaz elbisenin altındaki ışıltılı bacaklarınla karşılaştım. Biçimli vücudun ve ışıl ışıl güneşte parlayan güzel yüzünü seyrettim. Kızarmıştı yüzün ve susamıştı pembe dudakların. Düşünceliydi gözlerin. Huzurlu ve sakindin. Yanına gelsem uzatsam başımı bacaklarının üstüne bütün dertlerimi unutacaktım ya da hepsi artık çözülecekti. Sanki sihirliydi bedenin.Sonra sıyrıldın birden bütün düşüncelerinden. Gördün beni. Samimi ve hafif bir gülümseme yayıldı yüzüne. İşte bu gülümseme benim içimdeki büyük bir boşluğu doldurmaya yetti ve aşık oldum. Artık mutlu olmam için hayatımda senin varlığın gerekliydi.
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi, Bilmezler nasıl sevdik, İki yitik hasret, iki parça can…
Reklam
Aşk kokuyordum. Ayrılık ve hasret. Zaman ve tükenmişlik. Yani Melsa.
Sayfa 117 - EverestKitabı okudu
"Demedim mi bu hasret bitirir seni Ay dolanır gider, yalnız kalırsın. Her gün yeni baştan dağılır, ufalırsın Demedim mi yüreğim sevme!"
Sayfa 155Kitabı okudu
Göğsümde bir küçücük derya buldum Kabına sığmaz bir ceylan yoldaşım Eteğini toplamış bir sevgili düştü kumsala Ufacık kuru dudaklarında bir hasret sayhası
Sayfa 86 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Günaydınnnn
Bazı kahveler uzaklara bakılarak içilir .. Kahve kokusu hasret kokar bazen . Yudumunda bolca özlem , Telvesi de bolca gözyaşı vardır ...
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.