“Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) dost edinmeyin! Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin tâ kendileridir. De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, Rasûlü’nden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin! Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” (Tevbe, 23-24)
Hz. Ali’ye: “–İnsanların düştüğü ayıplardan en sâlim kalabilen kimdir?” diye sorulmuştu. “–Aklını emir, günahlardan sakınmayı ve öğüdü dizgin, sabrı kumandan, takvayı azık, Allah korkusunu yoldaş, ölümü hatırlamayı arkadaş edinen kişi” cevabını verdi.
Reklam
“–Allah Teâlâ bana dört kişiyi sevmeyi emretti ve kendisinin onları sevdiğini haber verdi” buyurmuştu. Ashâb-ı kirâm: “–Yâ Rasûlallah! Bize onların isimlerini bildir!” dediler. Allah Rasûlü : “–Ali onlardan” buyurdu ve bunu üç defâ tekrar etti. Sonra da şöyle devâm etti: “–Ebû Zer, Mikdâd, Selmân… Allah Teâlâ bana onları sevmemi emretti ve kendisinin onları sevdiğini haber verdi.” (Tirmizî, Menâkıb, 20/3718)
"... (Rasûlüm!) O ihlâslı ve mütevazı insanları müjdele! Onlar öyle kimselerdir ki, Allah zikredildiği zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namaz kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah için) infak ederler." (Hac, 34-35)
İbn-i Abbâs Hazretleri’nden şöyle nakledilir: “Hz. Ali bir gece bir miktar arpa karşılığında bir hurmalığı suladı. Sabah olunca ücreti olan arpayı alarak evine geldi. Getirdiği arpanın üçte birini öğütüp «Hazîra» denilen bir yemek yaptılar. Yemek pişince bir yoksul geldi ve yemek istedi. Onlar da pişen yemeği olduğu gibi yoksula verdiler. Sonra
Vallahi Allah'ın senin elinle bir tek kişiyi hidayete erdirmesi, senin için üzerine güneşin doğup battığı herşeyden daha hayırlıdır!
Reklam
149 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.