" Ev işleriyle uğraşarak haftalık belli işleri yaptığı bir ortamda büyüyen böyle genç ve güzel bir kızın zar zor edindiği süslü bir giysi giyip pazar günleri akranlarıyla kentte gezintiye çıkmaktan, olsa olsa bütün önemli şenliklerde bir kerecik olsun dans etmekten, ayrıca bir kavga veya kötü bir dedikoduyla ilgili olarak çok içten gelen
Filmini gördükten sonra aman be izlenmez bu deyip yine büyük konuşup ilk beş bölümü soluksuz izleyip:) tabii ki hemen kitabını da alıp okudum. Yazarın kalemini seviyorum, melankolik bir yazar ama sevdiriyor okutturuyor…
Akşam erken iner mahpushaneye. Ejderha olsan kar etmez. Ne kavgada ustalığın, Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez, inceden içine dolan, Alıp götüren hasrete. Akşam erken iner mahpushaneye. İner, yedi kol demiri, Yedi kapıya.
Birden, ağlamaklı olur bahçe. Karşıda, duvar dibinde, Üç dal gece sefası, Üç kök hercai menekşe...
Aynı korkunç sevdadadır Gökte bulut, dalda kaysı. Başlar koymağa hapislik. Karanlık can sıkıntısı...
"Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri, Bense volta'dayım ranza dibinde Ve hep olmayacak şeyler kurarım, Gülünç, acemi, çocuksu...
Vurulsam kaybolsam derim, Çırılçıplak, bir kavgada, Erkekçe olsun isterim, Dostluk da, düşmanlık da. Hiçbiri olmaz halbuki, Geçer süngüler namluya. Başlar gece devriyesi jandarmaların... Hırsla çakarım kibriti, İlk nefeste yarılanır cıgaram, Bir duman alırım, dolu, Bir duman, kendimi öldüresiye, Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin, Ama akşam erken iniyor mahpushaneye. Ve dışarda delikanlı bir bahar, Seviyorum seni, Çıldırasıya...