"O kadar çok şey gördüm ki, artık hiçbir şey beni şaşırtmıyor"demiştim de, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu Hanım itiraz etmişti:"Şaşırmazsam, insan kalamam!" Ne kadar doğru...
İÇİMİZDE OLAN UZAK ÜLKE
Bedene hapsolmuş ruh özgür olabilir mi? İnsan kendini zorla unutturabilir mi? Çevresinden, ailesinden, kendisinden uzak bir ülkede yaşayıp aynı zamanda kendisiyle barışık, çevresiyle ailesi ile barışık olabilir mi? Fatma Aliye Osmanlının ilk kadın muharrirlerinden birisi olmanın bedelini çok ağır bir şekilde ödemiştir.
İsmet Özel ' in Fatma Karabıyık Barbarosoğlu (İzlenim-1995) ile yaptığı muazzam söyleşiyi herkese tavsiye ediyorum. Kadın-Erkek ilişkilerine çok uç bir bakış.
"O kadar çok şey gördüm ki, artık hiçbir şey beni şaşırtmıyor" demiștim de, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu Hanım itiraz etmişti: "Saşırmazsam, insan kalamam!"
Doğrusunu söylemek gerekirse kitabın ortalarına bile varmadan biraz beklentimin altında kaldığını söylemeliyim. Daha önce cumhuriyet dönemi ile alakalı aldığımız lise derslerinden mi veya romanda cumhuriyet döneminden bolca örneğin verilmesinden mi kaynaklı bilemedim. Sanırım az okurun olmasının nedeni de bu. Her başlık altında cumhuriyet döneminden bir sürü romanın örnek verilmesi, sadece örneklerle kalmayıp uzun uzun bu romanların özetini geçmesi... Oldukça sıktı beni açıkçası. Kitabın özetini şu alıntıyla açıklayabilirim sanırım. "Fatma Karabıyık Barbarosoğlu'nun tespitine göre; "Cumhuriyet döneminde Meşruiyet dönemlerinden farklı olarak moda özenti olarak Batılı moda tarzının benimsenmesinden ziyade, devlet eliyle gerçekleştirilmeye çalışılan medenileşme siyasetinin kadın vücuduyla ispat edilmeye çalışılmasıdır."