“Artık buradaki görevleri bitirdi,yapması gerekenleri yaptı, ardında onca iyilik ve onu sevgiyle hatırlayacak insanlar bıraktı.”
Ölüm hayatın değişmeyen tek gerçeği. Belki de gerçek olan tek şey. Ölüm kavramını ve ölümden sonraki yokluğu çocukların anlayacağı dilde fantastik bir kurgu ile kaleme almış yazarımız. Ölümün; sanıldığı, korkulduğu gibi
Vâreden’in adıyla insanlığa inen Nûr
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır âb-ı hayat
En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat
Yıllardır boz bulanık suları yudumladım
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur, seni bekleyen bir taş da
Gençliğimiz neden çırpınıyor?
“Sosyal-ekonomik” nedenmiş.
O nedir? Gerçekleri gevelemeyelim.
Hiç değilse Gençliğe bir insanca geçim sağlayan gelecek gösterilse? Batı Finans-Kapitali, aydın gençliğini sömürgelerine, geri ülkelere “Uzman” yahut değnekçi olarak sürerek besler. Bizim aydın gençlik için iki yol kalır: ya 30 yaşına dek okuduktan
Aynur Nergiz
Annesinin arkadaşı Ferah teyze vesilesiyle eşi Gökhan’la tanışıp evlenen Berna Öğretmen evliliklerini evlatlarıyla taçlandırmış mutlu bir çifttir.
Eşi Gökhan a hiç hesapta olmayan herhangi bir görev çıktığında sık sık şehir dışına on,on beş gün gider, o günlerde evi dişi kuş yapar derler yaa Berna Öğretmen,dışardan gelecek olan tum tehlikelere karşı dimdik ayakta yuvasına sahip çıkan sevgi ve merhamet dolu bir insandır.
Son gittikleri görev yerinde rutin sağlık taraması sonrası yaş sebebiyle meme rutin kontrol sonrası meme kanserine yakalandığını öğrenen Berna yıkılır.Okurken oyle etkinlendim ki arkadaşlar.Kendimi Berna nın başında sevgi ve endişe ile bekleyen refakatçi kardesi gibi hissettim arkadaşlar
Tedavi sürecini okurken Berna nın çocukluğuna,gençliğine,evliliklerinin ilk yıllarına sahit oluyoruz.
Gökhan icin ay ne kadar esine düşkün,sevgi ve sabır dolu bir eş derken,kitabın sonunda esine sadakatından dolayı kendisine aşık olan Doktor Selçuk a tek kalemde red eten Berna ya ah Berna ah diyerek okudum arkadaşlar.
Kitabın sonu oyle bi yerde bitti ki ben okurken resmen dağıldım
Keşke böyle bitmeseydi…
Hiçbir sevgiye ve sadakate layık olmayan bu adam icin değer mi dedim
Canıyla cebelleşen bir anneye,sadakatsız davranan o Gökhan embesilini vereceklerdi elime ah ah…….deyip susuyorum
İbretlik hikayeyi okurken bana eşlik eden arkadaşım
' Üzüldüğüm bütün sözlerini unuttum Hatice. Seni üzdüğüm bütün sözlerimi insanın olmadığı zamanlara göndüm. Bulanık fotoğraflarını kaldırdım. İçinde olmadığın fotoğrafları kaldırdım. Bir tek kötü gün bırakmadım hayatımızda. İnsan yaşarken ne kadar az seviyor yaşamayı. Mezar taşına bile gülümseyen fotoğrafını koydum. Bütün uzaklardan sana geliyorum yine. Geldin mi, diyor göğsündeki çiçekler. Geldim, diyorum eğilip tek tek. Kalabalıktı, diyorum. Seni okudum insanlara. Emeğini, güzelliğini, merhametini. Yalnızlıkta ot bitmez, dedim. Ayrılığın evi yok, dedim. İnsan ölülerini sevmezse yaşayamaz, dedim. '