“Neyi kaybetmiştiniz?”
“Doğrusunu isterseniz, hiçbir şey kaybetmemiştim. Hayat bazen insanları, birbirleri için ne kadar çok şey ifade ettiklerini anlasınlar diye ayırır. Bazı kurbağalar kaynarken bile, geçerli olanın harekete geçmek değil, boyun eğmek olduğunu sanıyorlar: Harekete geçebilenler öne geçer, hiçbir şey hissetmeyenler boyun eğer. Öyleyse doğrusu nedir? Bir durumdan, biraz haşlanmış da olsanız, sağ ve eyleme geçmeye hazır olarak çıkmak daha iyidir.
Gülünç diyorum,kendi kendime.Aşktan daha derin hiçbir şey yoktur. Çocuk masalarında,prensesler kurbağalara öpücük verir ve kurbağalar sevimli prenslere dönüşür.Gerçek yaşamdaysa ,prensesler prensleri öper ve prensler kurbağaya dönüşür.
Kurbağalar, boğalardan daha yüksek sesle böğürebilirler, fakat ne tarladaki pullukları sürebilirler ne üzüm cenderesinin tekerini çevirebilirler ne de derilerinden ayakkabı yapılabilir.
Kurbağalar bir gün yarışma düzenlemiş. Hedef,yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa arkadaşlarını seyretmek için toplanmış ve yarış başlamış seyirciler arasında hiçbiri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece şu sesler duyulabiliyormuş:”zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!”
Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden biri yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyirciler bağırmaya devam etmişler. “Zavalılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!”
Sonunda biri hariç, hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayretle mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içerisinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş” bu işi nasıl başardın?”diye. O da işaret diliyle “seni duymuyorum,ben sağırım”demiş.
Sen de hayallerini gerçekleştiremeyeceğini söyleyenlere karşı sağır kal. Olumsuz düşünen insanları duyma.