Bir vatan destanı farklı varyasyonlarla devrinde satırlara döküldüğü gibi bazen günümüzde de destanın son nüveleri geçmişe yaptığı göndermelerle güzel ve manidar olabilir. Kuvayı Milliye'nin hazinesi de böyle bir etki uyandırır ilk bakışta. Zira hazinenin peşinde koşanlar başka hazinelerin anahtarlarını bulurlar. Sayfalar arasında kendisini gösteren bu hazineler benzetmemiz yerinde olursa okuru zengin eder. Okurken gülmek, mesut olmak, huzur bulmak aslında her kitap için aranılan bir özellik... İtinayla çizilmiş karakterlerin gerçekle kurmaca arasında giden gelen tavırları, Balıkesir'in gizli kalmış sırlarını çözmeye namzet... Velhasıl her roman okuyacak olana güzel şeyler vadetmez. Ama Metin Savaş'ın teminatı baki... :)
Adına bakınca tarihi bir roman sandım ama Metin Savaş demek sürprizler demek. Roman polisiye sayılabilir, klasik roman severler pek hoşlanmayabilir kitaptan, zira postmodern izler taşıyan bir eser. Bir de bazı sayfalarda adımın (Gökmen) geçmesi benim ki gibi az rastlanan ada sahip biri için eğlenceliydi. "Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu" filminden sonra bu kadar çok adıma rastladığım yer yok :).
Herkesin bildiği bir sırrın- Kuvayı Milliye hazinesinin peşine düşenlerin absürd hikayesi. Keyifle okudum.