Son…
İşte Münire'nin (Suphi'nin annesi)akıbeti de şu acıklı şekilde olmuştu. Zehra bu üzüntüyle yatağa düştü. Artık bunun gibi şiddetli tecrübelere tahammül edemeyeceğini aklı kesmişti. Bir hayli gün hiçbir hekim filan çağırmaksızın hastalığını azdırdı. Komşuların zoruyla gelen hekimin de verdiği ilaçları kullanmıyor, bu şekilde intihara kalkışıyordu. Hastalığı şiddetlendiği ve özellikle kalbindeki üzüntüler hafiflediği zaman aklı başına gelerek hayatın kıymetini anladıysa da iş işten geçmiş, hastalığı kalıcı duruma gelmişti. Yatak içinde bitkin ve kederli bir halde yattığı sırada anıları hep karmakarışık sıralandıkça azap ve ıstırabından kıvran- makta ve şu vicdan azabı, bedenî acılarını artırıp hastalığını onulmaz hale getirmekteydi. Yatağa yattığının otuz beşinci günü sabahleyin güneş doğmak üzereydi ki zaten pek zayıf kalmış olan hayat parıltısı şiddetli bir nöbet fırtınası altında söndü gitti.
Sayfa 129Kitabı okudu
Ahmet Muhip Dıranas
Sinop'ta 1909'da dünyaya gelen başarılı edebiyatçı, ilkokulu Sinop'ta, ortaokul ve liseyi 1929'da Ankara Erkek Lisesi'nde tamamladı. Usta yazar lise yıllarında "Bir Kadına" adlı ilk şiirini, 1926'da "Muhip Atalay" imzasıyla Milli Mecmua'da yayımladı. Lisede Faruk Nafiz Çamlıbel ile Ahmet
Reklam
Münire'ye Bir gün, laf arasında, bana: "Bir beşik gibi sallanır dünya, rahat uyusun diye bütün çocuklar.. " gibi bir söz söylemiştin. O gün bu gün düşünürüm ki, insanların barışını ve evrensel sevgiyi daha özge bir biçimde anlatmak kabil değil. Ben yaşantımı şiire, şiirimi de bu sevgiye verdim. Sanırım, kitapta savaş sözcüğünü bulmayacaksın. Kaldı ki, esinim senden gelir.Onun için, kitabı, sevinerek, sana armağan ediyorum; sana ve bu inançla yaşayanlara, ölenlere ... 8.7.1974
Everest YayınlarıKitabı okudu
Böylece çetenin bütün tetikçilerini ele geçirmiştik. Elbette Kuşçubaşı Eşref'in sözüne halel getirmedik, Mahmud Şevket Paşa’nın katillerini aşağılamadan, tahkir etmeden teslim ettik adliyeye. Ama olayda kimin parmağı varsa hepsinden de hesap sormaktan çekinmedik. Ancak bu komploya adı karışan iki kişi vardı ki, onlarla uğraşmak hakikaten cesaret istiyordu. Biri, Abdülmecit’in öz torunu Damat Mahmud Celalettin Paşa’nın oğlu Prens Sabahattin’di. Gerçi bu vakada, Çerkez Kazım’dan uzak durmuştu ama fırsatını bulsa hepimizi bir kaşık suda boğardı. İkinci şahıs ise Sultan Abdülmecid’in torunu Münire Sultan ile evli olan Damat Salih Paşa’ydı ki, bu şer çetesine para yardımı yaptığı hepimizce malumdu. Fakat arkalarına sarayı almış bu iki şahıstan hesap sormak, öyle kolay iş değildi. Lâkin, İttihat ve Terakki de artık rüştünü ispat etmek istiyor, herkese şu mesajı vermek istiyordu: “Bu ülkede iktidar artık cemiyettir, bize karşı isyan eden, komplo hazırlayan, tuzak kuran, cinayet işleyen kim olursa olsun en ağır cezaya çarptırılacaktır.”
115 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 2 hours
Mustafa Kutlu'dan okuduğum ilk kitap olan Uzun Hikaye, Ali ile Münire'nin imkansız aşkı ile başlıyor. Münire'den vazgeçmeyen ve kaçıran Ali, kızın abilerinin başlarına bela olacağını bildiğinden Münire'yi de alıp kaçıyor. Ömürleri kasaba kasaba gezmekle geçerken kader ağlarını örüyor. Hikayeye eklenenler, hikayeden ayrılmak zorunda kalanlar oluyor elbette. Ama hikaye hep aynı, kısa da olsa uzun aslında. Daima meşakkatli çünkü. Buram buram Anadolu kokan hikayeler böyledir biraz...
Uzun Hikâye
Uzun HikâyeMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 202336.7k okunma
·
Not rated
Kıskançlığın getirdikleri
Kitap her ne kadar Suphi'nin yaşadıkları üzerinden ilerlese de aslında baş karakterimiz Zehra ve kıskançlığından doğan intikamıdır. Romandaki tüm trajik olaylar Zehra'nın isteği sonucu olmuştur. Biri hariç. O harici sondan duyduğu pişmanlıkla yıllarca oynadığı intikam oyununa pişman olur. Çoğu kişinin sonunu kendisinin getirdiğini geç de olsa fark eder ve bu yükle yaşayamaz. Sırrıcemal, Ürani, Münire Hanım ve Suphi... Biri intihar eder, biri katledilir bir diğeri ise üzücü bir şekilde ölür. Kitabın sonunda sağ kalan tek karakter ise hapishanede suçunun cezasını çeken Suphi olur. Kitabın dilini ve akıcılığını çok sevdim. Özellikle 1800'lerde yazılan bir romana göre günümüzde hala birşeyler hissettirmesi önemli bir nokta bence. Bir iki kısımdaki olayları anlamakta zorluk çektim fakat o kadarı da olsun artık dedim. Roman günümüzden 200 yıl önce yazılmış nasıl olsa. Okurken kendimi o kadar kaptırdım ki kitaptan alıntı cümle yazmayı bile unuttum diyebilirim. Mutlaka okunulması gerekilen bir Türk Klasiği olduğunu düşünüyorum. Bir iki bilemediniz üç gününüzü alır.
Zehra
ZehraNabizade Nazım · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202211.5k okunma
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.