Ben ilk adımda as­kerlerimi dindar ve mutaassıp zannetmiş, fakat cahil bulmuştum. Ama ne de olsa bunlar cahil fakat Müslümandır diyordum. Halbuki biraz sonra anlaşıldı ki, hepsinin nüfus kağıtlarına ve künyelerine geçirilen bu «İslam» kaydına bakmayarak, bu kalabalığın içinde bir sıra bir­ birini tutmaz dinler, yahut din tortuları, mezhepler, inançlar, tari­katlar canlı olarak yaşamaktadır. Bunların hepsinin ruhlarına kök­süz inançlar, vehim, şüphe ve geçmişin tortuları hakimdir. Hatta bir aralık inandım ki bölükte hiç olmazsa, aslını bilmeden de olsa kendini «İslam» sayanlar, çoğunlukta bile değildir. Aleviler, Yezidiler, Kızılbaşlar ve daha akla ve tasnife gelmeyen ve hepsi de geçmişin bilinmeyen köklerinden gelip, mensubunu karmakarışık bir insan çamuru içinde yaşatan bir sürü itikat döküntü­leri, bu insanları parça parça birbirlerinden ayırmaktadır. Bu görüş ve kanılara varınca, bölüğün daha ilk adımda dinini, milletini ve vatanını bilmemesi şeklinde meydana vurduğu sert gerçek güçlükle de olsa, birtakım tarihi ve etnik sebeplerle az çok izah edilebilir bir hal almaya başladı.
385 syf.
·
Not rated
·
Read in 13 days
Öz olarak Osmanlı Padişahı I.Selim ile Safevî hükümdarı Şah İsmail arasında,1514’te İran sınırları içinde yer alan,Çaldıran Ovası’nda yapılan meydan muharebesini konu alan İskender Pala, elbetteki müthiş hikâyeleme yeteneği ile tarihî kısımdan ziyade, insanı hissiyatın tam ortasında bırakmayı başarıyor. Savaşın asıl nedeninin Osmanlı Devleti ile Safevî tarikatının arasında bulunan kötü ilişkilerden doğduğu biliniyor, zaten anlatım o kadar net ve etkileyici ki yaşıyorsunuz. Muharebe detayları o kadar güzel anlatılmış ki buna ayrıca hayran kaldım, nefesimi tutarak okuduğum bölümler oldu diyebilirim. Tarikatlar ve mezhepler hakkında sizi araştırmaya iten pek çok neden olduğundan, harici olarak çok fazla araştırma yapma ihtiyacı hissediyorsunuz. Bu da bence kitabı özümseyerek okuma yönünden çok faydalı. Bunun yanında “Aşk” kavramı büyülüyor. Sevginin derinliğinin dışa vurumu,sevgiliyi anlatan her kelime,yazılan şiirler, derinlik, dönemin şartlarının gerektirdiği şekilde yaşanılması hepsi ayrı ayrı çok etkileyiciydi. “Sevgi, güzel bir kokunun adı mıydı? Sevgiliye dair bir koku, sevgiliden beklenen bir koku…Hani seher vakti saba rüzgârı eserken dimağı doldurması için içe çekilen o bahar kokusu gibi! Hani sevgilinin bulunduğu bulunduğu tarafa yönelip başını kaldırarak derin bir nefes alır gibi! Sevgilinin kendine özgü bir kokusu vardır ya hani! Hiç unutulmayan ve başka bir kokuyla karıştırılmayan bir koku! Bazen bir saç telinden, bazen bizzat sevgili elinden gelip gönülleri sarhoş eder hani! Yalnızca burna değil, kalbe de giren bir kokudur ya o!” Keyifli okumalar dilerim…
Şah ve Sultan (Midi Boy)
Şah ve Sultan (Midi Boy)İskender Pala · Kapı Yayınları · 202132.6k okunma
Reklam
120 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 18 days
“Bir Müslüman Nasıl Bakmalı” serisindeki kitaplar, özellikle gençlerin samimi anlam arayışına belli konular ve meseleler etrafında bir bakış açısı sunma amacıyla hazırlanmıştır. Okuyucuları, İslami hassasiyetler üzerinden düşünmeye ve araştırmaya sevk etmek amacındadır. “Bir Müslüman bu konuya sadece bu şekilde bakmalıdır” şeklinde mutlakçı bir anlayıştan uzaktır. Bu amaçla yayınlanmış olan “Bir Müslüman Mezhepler, Tarikatler ve Cemaatler’e Nasıl Bakmalı?” isimli bu kitapta, İslam tarihi boyunca varolmuş yapılanmalar ele alınmıştır. Mezhepler, tarikatlar ve cemaatler her ne kadar dinin aslî unsurları olmasalar ve Hz. Peygamber zamanında bulunmasalar da din dışı veya dinden sapma olarak kabul edilemezler. Bu yapılar, dinlerin adeta kaçınılmaz kaderidir. Dikkat edilmesi gereken nokta, onların beşerî oluşumlar olduklarının unutulup dinin yerine ikame edilmeleri ve hakikatin yalnızca birisine ait olduğu iddiasında bulunulmasıdır. Geçmişte ve günümüzde Müslümanların birliğini tehdit eden, dünyaya iyiliği yayan örnek bir ümmet olmalarının önüne geçen en önemli engel mezhepler, tarikatlar ve cemaatler değil, mezhepçilik, tarikatçılık ve cemaatçiliktir.
Bir Müslüman Mezhepler, Tarikatler ve Cemaatler’e Nasıl Bakmalı?
Bir Müslüman Mezhepler, Tarikatler ve Cemaatler’e Nasıl Bakmalı?Kadir Gömbeyaz · Beyan Yayınları · 202146 okunma
Kısacası, mezhepler, tarikatlar ve cemaatler gibi kolektif yapılar tabiri caiz ise "Tanrı'nın dediğini beğenmeyip, aslında Tanrı böyle değil de şöyle dedi" gibi birtakım sözlerle mıy mıy yaparak cümleleri eğip bükerek ağızlarında geveleyip dururlar. Mazlumun parası ile keyif çatan devletin üst kademeleri gibi, kerhaneden, faizden ve alkolden gelen para ile namaz kaldıran imamların, ağlama duvarının dibinde timsah gözyaşı döken din adamlarının cübbelerinde mazlumların kanı var, kilise de ayin yapanlar, file, ineğe, fareye tapanlar... Bunlar ne kadar da rahat yaşıyorlar, kendi dinlerini, cemaat ve tarikatlarını el üstünde taşırken, insanlık perişan olmuştur. Kendilerine bir cennet yaratmışlar ve kendi pencerelerinde o cennetti görmektedirler. Oysa onların varsaydıkları cennet, herkes için geçerli değildir. Her insan onların yaşadığı cennette yaşamıyor.
208 syf.
10/10 puan verdi
İslâm, her şeyden önce bugün iki milyara yakın insanın inanç dünyasını şekillendiren ve dünya görüşüne temel teşkil eden dinin adıdır. İslâm denildiğinde akla bir inanç sistemi, buna bağlı olarak oluşan ibadet, ahlak, dünya görüşü, gelenek, kültür ve medeniyet gelmektedir. İnsan varlık yapısı itibariyle özgür bir varlıktır. Bu çerçevede özünde
İslam Ortak Paydası ve Mezhep Gerçeği
İslam Ortak Paydası ve Mezhep GerçeğiHasan Onat · Endülüs Yayınları · 201960 okunma
260 syf.
·
Not rated
Sosyal bilimler çatısı altında mühim bir yere sahip olan “Tarih” durmaksızın ilerleyen ve gelişen bir alandır. Kişisel ve toplumsal geçmişin anlamlı bir hale gelmesi, insana doğrudan etkisi olması onu geçmiş alanından tarih sahnesine çıkartır. Tarih sahnesinde yer alan geçmiş ise artık kişilerin ve toplumların hayatlarında önemli bir tecrübe ve
Tarih Felsefesi
Tarih FelsefesiAyhan Bıçak · Dergah Yayınları · 201524 okunma
Reklam
Aklını kullan
Asırlar boyunca Hristiyanlık âlemini meşgul etmiş ve kilise tarafından olabildiğince karmaşık hale getirilmiş olan Hz. Meryem’in ve Hz. Îsâ’nın mahiyeti meselesine Kur’an herkesin anlayabileceği bir üslûpla açık ve kesin bir cevap getirmektedir: Meryem oğlu Îsâ Mesîh sadece bir peygamberdir; annesi de dürüst, inançlı ve namuslu bir insandır; her
Tarihî süreç içinde takva yerine taklidin hâkim hâle gelmesi ile yani mezhepler, tarikatlar ve cemaatlerin teşekkül etmesiyle doğru veya yanlış "ezberlerin" oluşması ile bireyler için hazır-paket "kör-inançların" ve dogmatik akidelerin oluştuğu bilinmektedir.
Baba İlyas (? - 1240)
Toplum, bireylerin kadın-erkek ayrımı gözetilmeksizin oluşturdukları bir bütündür. Bu bütünün içinde bütün insanlar birbirlerine eşittir. Gerek Selçuklular, gerekse onların egemenliği altında bulunan beylikler toplum düzeni bakımından "Tanrının buyurduğu yol"dan ayrılmışlardır, yeryüzünü güçlüler, kendi aralarında bölüşerek eşitliği ortadan kaldırmışlardır.
Sayfa 276Kitabı okudu
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.