Hz. Osman devrinde yeni fetihler peşinde; Azerbaycan ve Ermenistan. Allah'ın kelimesini yüceltmek istiyor o. Kılıcı yerinde kullanıyor, öldürmekten yana değil. İnsan değerli çünkü. Soruyor bir adama: "İnsanların en kötüsünü öldürmek seni sevindirir mi?" "Evet," cevabını alınca asarak yüzünü, "O zaman sen ondan daha kötü olursun!" diyor. Çünkü öğrenmişti Nebi'den: "Bir insanı haksız yere öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir."
Veda Hutbesi
Hz. Peygamber, Arafat'taki hutbesinde, Allah-u Teala'ya hamd-ü senadan sonra şöyle buyurdular: “Ey insanlar! Beni dinleyin. Belki bu yıldan sonra burada sizinle bir daha buluşamam. İslamiyet'ten önceki zamana ait bütün cahiliyet âdetlerini ayağımın altına alıp çiğniyorum. Arab'ın Arap olmıyan (yabancıya) bir yabancının da
Sayfa 132
Reklam
Veda Haccı Hutbesi'nde..
Bu hutbesinde Hz. Peygamber, eski cahiliyet âdetlerini ayaklarının altına alıp çiğniyor, kan davalarını, ribacılığı kaldırıyordu. İnsanları mutlu hayata kavuşturacak temelleri bildiriyor, cemiyete huzur verecek aile haklarını açıklıyor, insanların eşitliğini bildiriyor, can ve mal emniyetini sağlayacak esaslan ilan ediyordu. Bu hutbedeki hükümler “Hukuk-ı Beşer Beyannamesi”, İnsan Hakları Evrensel Beyannamelerinden çok önce insanların haklarını korumuştur. Bu hutbeden sonra şu mealdeki ayet-i kerime nazil oldu: “Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, size verdiğim nimetleri tamamladım ve size Din olarak Müslümanlığı (verip ondan) hoşnut oldum.” Maide, 5/3
Sayfa 131
Mescid-i Dırar'ın Yakılması
Münafıklar, Müslümanları parçalamak için, Kuba mescidine karşı olmak üzere Medine yakınında kendilerine bir mescid yaptılar. Mescid-i Nebevi'ye gelmeyerek burada toplanmak istediler. Bir Hıristiyan olan Abu Ami de, münafıkları bu işe teşvik etti. Tam Tebük seferine çıkılacağı sırada Hz. Peygambere gelerek yaptıkları bu mescidi açmasını rica ettiler. Maksatları belli idi. Hz, Peygamber, onları başından savdı ve Tebük dönüşünde bu mescidi yaktırdı. Çünkü burası münafıkların yuvası olmuştu. Zahirde mescid, fakat içyüzü Müslümanlığa suikastla dolu idi. Kur'an-ı Kerim bu olaydan bahseder.
Sayfa 128
Kaside-i Bürde
Ka'b adındaki şair, Hz. Peygamberi hicvederdi. Bu yüzden korkusundan kaçmıştı. Müslümanlık her tarafta yayılınca sığınacak bir yer bulamadı. Müslüman olan kardeşi Ka'b'a mektup yazarak Hz. Peygambere gelip af dilemesini bildirdi. Ka'b gelip Müslüman olduğunu açıkladı ve kurtuldu. Ka'b bu defa Hz. Peygamber'in huzurunda O'nu metheden meşhur kasidesini okudu. Kasidenin bir yerinde: “Peygamber dünyayı aydınlatan bir şûledir. Şirki kesip atmak için çekilmiş Allah kılıçlarından biridir” beyitini söyleyince bu Hz. Peygamber'in hoşuna gitti ve yanında verecek birşey olmadığından sırtındaki hırkasını çıkarıp ona hediye etmiştir. Bundan dolayı bu kasideye “Kaside-i Bürde” denir,
Sayfa 125
"..kalbini yardın mı ki..?"
Evtas harbindeydi. Muhallim adında bir Müslüman, Amr adında birine rastladı. Amr, Müslüman olduğunu söylediği halde onu öldürdü. Hz. Peygamber Muhallim'i sorguya çekerek: - Müslüman olduğunu söylediği halde niye öldürdün? dedi. O da: - Onun Müslümanım demesi, ölümden kurtulmak içindi, deyince: - Ya sen onun kalbini yardın mı ki, doğru mu, yalan mı söylediğini bilesin? - Kalbi bir et parçası, yarılsa sanki ne anlaşılır? - Kalbini bilmezsin, söylediğine inanmazsın, ya ne yapmalı, dedi ve onu lanete mahkum etti.
Sayfa 125
Reklam
محمد بشر لا كالبشر بل هو كاليا قوت بين الحجر "Hazreti Muhammed ﷺ Efendimiz bir beşerdir, lakin diğer insanlar gibi değildir. Taşlar arasında yâkut ne ise Allah Resûlü' de insanlar arasında öyledir."
Sayfa 171 - Erkam Yayınları
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Bersiva Hoşeng
Hoşeng! Roniya çavê min, Pandiyê navê min, Hêviya min a pêşîn, Di nav pêrêyên jîn, Divêm çend peyvan li gel te bikim. Bê qirên û deng
Hatin min dîsa cinên şikeftên kevin Weke hezkirinê Mîna jinê Ez ji hesinê tirsandinê dûr çûm Ji teqandina tivingê xwe birrin gavên lerzok û wê gavê, Gava girî li serê Agirî bû Dilê ajelekî winda ji zemanê nebî nûh Bi min ve giha û gotinên min dibûn pencên pilingan Ku ezman sayî û bêguneh ba Wê firmêskên melûliyê biketana Ser kevirê cinan Ku wê gavê Ez hebûm û toz Mîna hezkirinê Weke bayekî Lê di nava xwe de dizîziki her tişt û ba...
851 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.