200 syf.
·
Not rated
“Yeter bildiklerimiz be Ekrem. Çok bilmek iyi değil. Söyleme bilmeyeyim.” Bu aralar şahane kitaplar okuyorum. Şermin Yaşar ile bu son kitabı üzerinden tanışayım diyerek başladım, ne de iyi etmişim. Bir baba, üç oğul (Ethem, Emin , Ekrem) ve gelinlerden oluşan sırlarla dolu bir ailenin hikayesini okuyoruz. Anne vefat etmiş ama annenin hikayesini de öğreniyoruz. Her bir karakter sırasıyla mikrofonu alıyor ve başlıyor kendi hikayesini bildiği kadarıyla anlatmaya. Bildiği kadarıyla diyorum çünkü kitabın sonunda kendileri hakkında eksik kalan parçalar, yanlış bilinenler ve bilinip de birbirlerinden gizlenenler bir çırpıda ortaya dökülüyor, hikaye tamamlanıyor. Baktığınızda dışarıdan mutlu ve huzurlu bir ailenin hikayesi. Öyle ki sırasıyla her bir erkek kardeşin evinde cuma günleri bir masada yemeğe buluşan ve yakınlıklarını koruyan bir aile. Ama ailenin içine girince sevilmemiş , sözleri dinlenilsin diye büyükler tarafından helalliği ile tehdit edilmiş çocukları okuyoruz. İlerledikçe her sevilememenin bile altından bambaşka hikayelere tanıklık edince de tepetaklak olup her karakter kendince haklı, kimi suçlayabilirim ki; ayrıca elden başka ne gelirmiş dememek imkansız oluyor. Her hayırda bir şer; her şerde bir hayır varmış demek bu kitabı çok güzel toparlar. Kalplerinize dokunacak bu romanı mutlaka okuyunuz.
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20235.7k okunma
75 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 10 days
Klasik bir baba figürü, endişeli anne, büyük erkek kardeş, küçük kız kardeş, aile. Biraz zaman geçtikten sonra yine okumaya ihtiyaç duyacağımı hissediyorum. Gençliğinde asi, her istediğini yapan ama şuan kendini bulma çabasına girişmiş gibi gözüken bir adam, baba. Pazar günleri tapınağa gidiyor ve keşişten zen öğretisiyle zazen yapıyorlar. Adam kendi kafasındaki iyi baba profilini dışarıya çizmek ya da vicdanen babalık yaptım diyebilmek için oğlunu da bu ibadetlere getiriyor. Daha ilkokula giden oğlan bu ziyaretler sonucu keşiş olmak istediğini söylüyor. İlk başlarda çok dikkate almasalar da sonraları önemli bir hal alıyor bu istek. Gerisi spoiler içerebilir. Öncelikle keşişin hemcinslerine böyle bir yaklaşımda bulunması beni çok sinir etti. Kendinden örnek olarak bu işin cinsiyetle bağlantısı olmadığını kanıtlamak yerine kadınları yerden yere vurması gerçekten irrite etti beni. Devamında babanın asla sorumluluk üstlenmemesi ama öyle görünmeye çalışması... Annenin duygularını anladığını sanıp aslında görmezden gelmesi...Hele hele anneyi suçlaması... Orada bende son damlaydı. Son diyaloglarda anne bunu çookkk güzel bir dille açıkladı ve gerçekten içimin yağları eridi. Buradaki baba gibi hala sorumluluk üstlenemeyen, toy, gerçeklerden kaçan, kendini asla suçlu görmeyip suçu hep başkalarında arayan insanları gördükçe gerçekten çok acıyorum. Ve hayatın cilvesi de neden bilmiyorum eşleri de bir o kadar fedakar, özverili, her şeyi düşünmeye halletmeye çalışan, yanında destek olacak insan -müsveddesi- gerektiğinde yanında olmadığından kendi başına dik durmaya çalışan ve duran insanlar oluyor. En çok onlara kahroluyorum.
Oğlum Zen Keşişi Olmak İstiyor
Oğlum Zen Keşişi Olmak İstiyorKiyohiro Miura · Okyanus Yayıncılık · 200150 okunma
Reklam
216 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Çocuktaki Bahçe
Çocukluğun neşeli, kaygısız, uçarı, her şeyin mümkün olduğu, nazlanmanın, olmadık şeyleri tutturmanın, olur olmazı istemenin, çoğunlukla da elde etmenin o doyumsuz günleri bitip kendimizi yaşamın, işin gücün, zorlukların, boğuntuların, koşuşturmanın içinde bulunca sık sık dönmek isteriz o kaygısız günlere, ana kucağı denen o cennete. Peki her
Çocuktaki Bahçe
Çocuktaki BahçeFeyyaz Kayacan · Kırmızı Kedi Yayınevi · 079 okunma
77 syf.
·
Not rated
yaşamın saklı bahçelerine kısa bir yolculuk.. gribin iyileşsin diye bir yudum suyla yutkunduğun turuncu bir vitamin; şiir de bu demek değil mi? hayatın korkunç dehlizlerinde tırnaklarınla deştiğin topraktan, gözyaşlarıyla çiçekler büyütmek her insanın harcı değil. ve tevafuk o ki, aynı dehlizlerde çiçeklerin için türkü söyleyen şairleri bulmak kolay değil. biz güzel bir şans eseri tanıştığımız şairler için ömür boyu minnettar olan insanlarız.. acı, hayat, merhem, umut, öfke, sevda, kan gülleri, direniş ve ne varsa yaşamını oluşturan tek tek bütün harfleri şefkatli bir annenin dokunuşları gibi işliyor şair. kuş tüyü hafifliğinde ve bir o kadar ağır.. unutmuyor seni, okşadığı yarayı umut menevişleriyle kapatıyor bakın; ”Kadınsanız, emekçi bir kadınsanız, başkalarının hayatından mutsuzluklar edinmiş bir devrimci kadınsanız, etiniz iğde çiçeklerini unutmuşsa... geri çekilmek yok, ne münasebet! Biz, direncini kendi hayatından, yoksulluğundan, acılarından üreten, insan soyunun en güzel insanlarıyız. Elbette sevgimizi de kendi cehennemimizden yaratacağız; doğayı ve emeği bir harf bile unutmadan..” son olarak.. toprağı bol olan ölüler değil, diriler olmalı. ayağımızı bastığımız yer, yumruğumuzu sıktığımız, kan gülleri büyüttüğümüz, umudu rahminden dirilittiğimiz yer.. toprağımız bol olsun, yani umudumuz..
Otların Uğultusu Altında
Otların Uğultusu AltındaŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20244,071 okunma
Nerede olursan ol hep seninledir Bir nimettir annenin sevgisi, Henüz yanındayken, değerini bil Kaybedince, bilemezsin ne çok özlenir.
Sayfa 451 - Epsilon Yayınları 3.BaskıKitabı okudu
248 syf.
·
Not rated
·
Read in 5 days
Tepedeki Pelit Ağacı
Ayten Uzun
Ayten Uzun
ilk eseri olmasına rağmen bence gayet başarılı bir iş çıkarmış.
Tepedeki Pelit Ağacı
Tepedeki Pelit Ağacı
'na ilk başladığımda olayın sadece aile içi şiddetli geçimsizlik sonucu evi terk eden annenin sonrasında geride kalan üç kardeşin dramını konu ediniyor sandım.. Ama yanıldım konunun bambaşka yerlere gitmesi ve okudukça içine hapsetmesi çok hoşuma gitti. Baş
Tepedeki Pelit Ağacı
Tepedeki Pelit AğacıAyten Uzun · Az Kitap · 202350 okunma
Reklam
400 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.