Altay ağabeyi çok sevmeme rağmen maalesef bu sefer olmamış diyorum.Sebebi de şu kitap sırf yazılmak için yazılmış,bir şeyler anlatma derdinde değil,konular çok yüzeysel geçilmiş,erken kalk,çalış,ilim güzeldir gibi sığ önerilerle geçiştirilmiş,birkaç hadis araya serpiştirilmiş benim mizacım böyle sizinki farklı olabilir deyip geçiştirilmiş konu.Kitabın anlattığı konuyla hiçbir ilgisi yok desem abartmış olmam.Kitapta kendini gereğinden fazla öven birinin hikâyesini okuyorsunuz aslında,eğer "Öğrenmeyi Öğrenmek"ile ilgili eserler okumak istiyorsanız piyasada yerli ve yabancı bir çok faideli eser mevcuttur.Bu kitabı okumanıza dahi gerek yok demiş olsam,umarım abartmış olmam.
İnsanın kendini keşfi yolunda, keşfini tamamlamış bir yolcudan aldığı kıymetli öğütleri okumak nasip oldu. Program, irade ve istikrar üçgeni girdiğimiz alanda bizi yolda tutacak anahtar kelimeler.
Kitapta çok sık not aldığım sayfalar oldu. Ağızlara yapışagelmiş zırva kişisel gelişim gaflarını bir kenara bırakın, ve alanı ne ilahiyat ne de psikolog olan yalnızca kitapla kendini geliştirmiş şu zatın sözlerine kulak verin derim. Peygamberliğin ispatı, ve muhtelif 1 den sonra bu üçüncü kitabını da okuduktan sonra beni daha iyi anlayacaksınız. Zira yazar yaşı genç ancak cezbedici çok çizgi dışı bir hitap şekline sahip. Yazar kendi okuma yöntemlerini de defterinden fotoğraflar çekerek kitaba eklemiş, nası yöntemle okuduğunu, hangi teknikle not aldığını detaylıca belirtmiş. Kısaca kitaptan aldığım notları derlemek istiyorum:
-İnsanı tanımak isteyen evvela kendinden başlamalı, zira insan en kolay önce kendini tanır.
-Sloganik bir okuyucu olmak yerine bilinçli ve selim bir okuyucu olmaya bak
-Malumatfuruşluk peşinde koşma
-Kitaplardan ne anımsadığına değil ne öğrendiğine odaklan
-Özellikle klasikleri pınarından iç doğrudan yazarından oku,
-Kendini geliştirmek adına mutlaka çapraz okuma yap
-Kitap okumak için kendini bir mekana zorlama, kitabı sadece belli bir ortamda okumayı kendine mecbur etme
-Özellikle sabah namazı vaktinden sonra önemli okumalarını tamamla ila ahir.
Ferit Edgü 1964’te er-öğretmen olarak gittiği Hakkâri’nin Pirkanis köyünde (günümüzdeki adı Işıklar) yaşadıklarını yıllar sonra düşle gerçeği bir arada kurgulayarak bu romanında anlatmıştır. Bir kış mevsimi boyunca -kitaptaki ifadeyle - Hakkari ilinin Pir. Köyünün yerlisi olan insanların yaşamları, ekonomik
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve diğer eserlerini de okumayı düşünüyorum. Kitap, bence oldukça yararlıydı; yazar, kendi öğrenme sürecinde kazandığı deneyimi veya kitapta kullanılan biçimiyle müşahadeyi aktarıyor. Kitabın beğendiğim bir özelliği, yazarın her ne kadar kitabın başında yalın bir dil kullandığını ifade etmesine karşın, kelime hazneme ekleyebileceğim yeni kelimeler kullanması oldu. Zaman yönetiminden, nasıl not alınacağına ve kitap seçimine kadar okura geniş bir yelpazede bilgi sunuyor. Öğrenme yolculuğumun başında olan biri olarak, bu kitabı oldukça faydalı buldum.
Ek olarak, 116. sayfada bir yazım hatası olduğunu fark ettim; "yatay" yerine "yapay" yazılmış.
Yokmuş bir aha ey gül-i ra’na tahammülün
Bağrın ne yaktın ateş-i hasretle bülbülün
Yek-rengdir zeban-ı hakikatte hüsn ü aşk
Bang-i hazar şu’lesidir ateş-i gülün
Düzah-nişin-i ateş-i fakr olduğun kalır
Ey ahiret-harap tehidir tevekkülün
Tekrarlarla şübheleri daniş anlama
Gel arif ol ki ma’rifet olsun tecahülün
Yıkmaz bina-yı hane-i şatrancı zelzele
Zahid şikest-i dilde abestir ta’ammülün
Merdanelik asaleti meydanda bellidir
Hayber günü babasını kim sordu Düldülün
Galib ma’arifin de safası değer veli
Canan vasfıdır hele aslı tegazzülün
Fyodor Dostoyevski 'nin 1848 yılında yazdığı bir aşk hikayesidir. Kitapta karşılıksız aşk ve koşulsuz sevgi başarılı bir şekilde hissettiriliyor...
Kahraman anlatıcı bakış açısı ile, hikayenin ana kahramanı gözünden takip ettiğimiz bu hikayede 26 yaşında bir hayalperest insanlardan çok gezdiği sokaklarda evlerle konuşması ve nesneleri kişiselleştirmesi anlatılıyor. Kahramanımıza pembe ev renginin sarıya boyanmasının huzursuzluğunu ve mutsuzluğunu dile getiriyor. Bir diğer konuştuğu evde yanmaktan nasıl kurtulduğunu anlatıyor... Kahramanımız kendini de şöyle tanımlıyor:Duvara yapışmış sümüklü böcek.
Hikayenin sonunun iyi bitmemesi biraz üzdü. Başta beyaz olan gecelerin siyaha ve griye evrilmesi; hayatımıza bakışımızda, gördüğümüz her şeyde psikolojik halimizin nasıl etkili olduğunun göstergesi ...
Kitap oldukça keyifli ve sürükleyici... Keyifli okumalar dilerim...
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Dokuz Yayınları · 201975.1k okunma