Allah kullarından imkânsız bir şey istemiyor; peygamberi marifetiyle fıtratınıza uygun olan yaşam tarzını size tarif ediyor. Din insandan imkânsız bir şey talep etmiyor. Aklına, fıtratına, tabiatına, yaratılış amacına uygun olanı tavsiye, telkin ve teklif ediyor. Yeri geldiğinde de emrediyor. Allah kullarına zulmetmez. Onlara taşıyamayacağı bir yük yüklemez. İlahi adalet gereği sana bir yük yüklenmişse bu, onu taşıma kabiliyetine sahip olduğun anlamına gelir. Allah neden kendi yarattığı kullarının fıtratına ve özüne aykırı bir din göndersin ki onlara? Bu, Yaratıcı'nın rahmet, hikmet ve inayet sıfatlarıyla çelişir. Peygamber, Rabb'in kuldan istediğinin imkânsız olmadığını örnekleyen, bize bunun yolunu gösteren kişidir. O yüzden Peygamber Efendimizin hayatı, sünneti, yolu, bir şeyi nasıl söylediği, nasıl yaptığı son derece önemli. O, ilahi buyruğun nasıl yaşanacağını gösteriyor. Vahyin hem teorik hem de pratik tefsirini yapıyor. İmtihan ve zorluklar karşısında inancından ve erdeminden taviz vermeden yaşamanın mümkün olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla vahyi nübüvvetten, inancı yaşamdan, imanı amelden ayrıştırmak mümkün değil. Deizm "Tanrı'ya inanıyorum ama O'nun dedikleri beni ilgilendirmiyor." diyor. Oysa bu, aklen tutarsız olduğu kadar kalben de yanlış... İnsan sevdiği bir kişinin söylediklerine, taleplerine, ricalarına, emirlerine bigåne kalabilir mi? Gerçekten seviyorsa onun dediğini yapar. Yapmıyorsa sevmiyor demektir. O sevgi gerçek değildir.
288 syf.
10/10 puan verdi
Kitap, insan toplumlarının, kültürel bir yapı oluştururken, takdis yada telin ettikleri her şeyin arkasındaki basit iktisadi gerçeklerin peşinden gitmekte. Bunu yaparken bizi bir çok ilginç topluluk ile tanıştırmakta. İnsanın dünya üzerindeki ilk ve en önemli gayesinin, yaşamı idame olduğu konusunda hem fikir olabiliyoruz sanıyorum. Bu çok aşina olmadığımız ufak toplulukların, kendilerince oluşturduğu, bazen radikal görülebilecek tekniklerini tanımak oldukça keyifli. Kitap bize, büyük kaynak paylaşımı mücadelesinde, bazen kısıtlı kaynaklarını verimli kullanmaya çalışan, bazen ise kaynaklarını zenginleştirebilmek adına diğer insanları kandırmaktan geri durmayan insanları, hoş bir anlatım ile gösteriyor. Bilhassa kitabın bir bölümde anlatılan, savaşçı peygamber arketipine dikkat çekmek isterim. Toplumun egemen kuvvetlerinin, bu savaşçı peygamber tipinden daha ziyade, genel olarak sevgi ve hoşgörü hırkası giyen peygamberi tercih etmeleri hususu üzerinde kafa yorulabilir.
İnekler, Domuzlar, Savaşlar ve Cadılar
İnekler, Domuzlar, Savaşlar ve CadılarMarvin Harris · İmge Kitabevi Yayınları · 2020219 okunma
Reklam
Sultan-ı Enbiya Muhammed Mustafa (s.a.v.), Hz. Ali Efendimize hitaben bir gün şöyle buyurdu: - Yâ Ali, Allah'ı sever misin? Severim Yâ Rasûlallah. - Beni sever misin?
Öyle ki Müslümanlar, dinlerinde sebat göstermede zorlanmışlarsa da imanın tadını aldıktan sonra her türlü zorluğa göğüs gererek daha az şiddete maruz kalanlar daha zor durumdaki mümin kardeşlerine maddi manevi destek sağlamışlar ve dayanılmaz sıkıntılara " birlikte " göğüs germişlerdir. Barış, sevgi ve rahmet peygamberi olan Hz. Muhammed (sav), esasında savaştan ve savaşmaktan hoşlanmazdı. Nitekim o, İslâm'ın Mekke döneminde kendisine ve Müslümanlara düşmanlık yapan, işkence eden ve şiddet uygulayanlara aynı yolla karşı çıkmamış, onlardan intikam alma yoluna gitmemiştir. Mekke döneminde nazil olan Kur'ân-ı Kerim ayetlerinde Hz. Peygamber'e ve inananlara sürekli olarak sabır tavsiye edilmiştir. Müslümanlar, maruz kaldıkları işkencelerden şikâyet ettiklerinde Hz. Peygamber "Sabredin, ben savaşla emrolunmadım" buyurarak onlara sabırlı ve metin olmayı öğütlemiştir.
Bütün Annelerimize
.... Peygamber (s.a.v)'e soruldu: "İnsanlar arasında sevgi dolu şefkati (birr) en çok hak eden kimdir?" O, "annendir" dedi. Soran kimse "sonra kimdir?" dedi. Peygamber, "annendir" dedi. Soran kimse "sonra kimdir?" deyince O, "annendir, sonra da babandır" dedi.
Sayfa 50 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
376 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Rahmet Esintileri Kâinat onun aşkına yaratılmış. Güneş O'nun şevkine yanmakta, deryalar ona kavuşmak için çağıldamakta. O bir sevgi hâlesi, bir hakîkat güneşi: O ki, başımızın tacı, gönlümüzün ilacı. Rahmet Peygamberi'nden Rahmet Esintileri: "O gönül ilacının mührü, sevgi ve muhabbet anahtanyla açılır!" diye sesleniyor sanki... Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, Rasûlullah Efendimiz'in söz ve davranışlarını en nadide şefkat ve merhamet örnekleri niyetine tel tel işliyor. RasûLulLah'ın her hâLinde bir nezâhet bir letafet sezdiriyor
Rahmet Esintileri
Rahmet EsintileriOsman Nuri Topbaş · Erkam · 2014104 okunma
Reklam
Allah ve Resûlüne karşı gönlünüzde sevgi besliyorsanız, isimleri anıldığında sesiniz titriyorsa, gözünüz yaşarıyorsa, burnunuzun direkleri sızlıyorsa Allah ve Resûlü de sizi seviyor demektir. Kim ki Allah ve Resûlünü çok içten seviyor ve bunu derinden hissediyorsa, bilsin ki Allah ve Resûlü de kendisini seviyor. Allah ve Resûlünü sevmek onlar tarafından sevildiğimize delâlettir. Onlar tarafından sevilmeden onları sevmemiz mümkün değildir. Hep söylendiği gibi sevgi, yukarıdan aşağıya rahmet gibi yağar. Aşağıdan yukarıya bitki gibi çıkmaz. Çünkü hiçbir bitki yukarıya ve yukarılığa ulaşamaz.
824 syf.
7/10 puan verdi
Mektubatı Rabbaniden
Mektûbat-ı Rabbânî 44. Mektup Bu mektup; Seyyid Nakip Şeyh Ferid Buhari’ye yazılmıştır. 44. MEKTUP Konu: İnsanlığın Efendisi (s.a.v.) övme, onu doğrulayanın, ümmetin en hayırlısı, yalanlayanların ise, Ademoğlunun en şerlileri olduğu, Peygamber efendimiz (s.a.v.)’in sünnetine tabi olmaya teşvik, hakkındadır. Dualar, selamlar ve
Mektûbât-ı Rabbânî Cilt 3
Mektûbât-ı Rabbânî Cilt 3İmam-ı Rabbânî · Semerkand Yayınları · 201217 okunma
1161. Sa'd İbni Ebû Vakkâs radıyallâhu anh şöyle dedi: Bir gün Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ile beraber Medine’ye gitmek üzere Mekke’den yola çıkmıştık. Azverâ denen yere yaklaştığımızda Resûl-i Ekrem bineğinden indi. Sonra ellerini kaldırarak bir süre dua etti. Sonra secdeye kapandı, uzunca bir süre secdede kaldı. Tekrar ayağa
Sayfa 384Kitabı okudu
753 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.