Bir sabah gelecek kardan aydınlık inşAllah
Adında anlaşılacağı üzere 
Ümmet Bilinci Müslümanların her konuda sağduyulu aklıselim birlik beraberlik içinde yaşaması ve her koşulda yekvücut olmasını anlatan bir eser
Tamda İsrailin aylarca filistinlileri göçe zorladığı tek güvenliği ilan ettiği lakin her konuda ahdini bozduğu zalimce,hayasızca hunharca Filistinli Müslümanlara soykırım yaptığı bir
Kesinlikle şuna inanıyorum ki, "İslâm düşüncesi"ni bu bozulma ve sapıklıklardan, bu yanlışlık ve hurafelerden kurtarmak ancak "İslâm Felsefesi"ni söküp atmakla mümkündür.
• Seyyid Kutub
Sayfa 144
Bela
Mü'minlerin imanının kuvvetlenmesi için elbette belå lâzımdır. Şiddetler; gizlenmiş kuvvetleri, saklı enerjileri çoşturup meydana çıkarır. Mü'minin imanı, şiddet darbeleri altında daha da kuvvetlenir. Gerçek ölçü ve değer, zorluklara karşı tahammüldür. Şiddette çekingenlik, hilekârlık kalmaz. Bütün bunlardan daha mühim olan taraf da fertlerin şiddet esnasında yalnız Allah'a yönelip, gönlünü masivâdan temizleyerek, yalnız O'na bağlamasıdır. Şiddet esnasında bütün perdeler kalkar; basiret tecelli eder; göz alabildiğine ufukları seyre dalar ve kâinatta mü'min, yalnız Allah'ı görür. Hiç bir şey yok; yalnız O var. Hiç bir güç yok; yalnız O'nun gücü var... Hiç bir irade yok; yalnız O'nun iradesi var... Yegâne siğınak O...
Sayfa 51 - Seyyid KutupKitabı okuyor
Namaz; kurumayan bir kaynak, bitmeyen bir hazinedir. Kalbi sükûnete ulaştırır ve azmi arttırır. Sabır ipi yalnız namazla uzar ve namazla birlikte olduğu müddetçe kopmaz .
Sayfa 294 - Hikmet yanlarıKitabı okuyor
Ey iman edenler, sabırla, bir de namazla yardım isteyin . şüphesiz ki Allah, sabr edenlerle beraberdir.
Sayfa 293 - Hikmet yanlarıKitabı okuyor
Maide süresi 82.ayet
"İnananlara karşı insanların en şiddetlisi olarak yahudileri ve Allah'a eş koşanları bulursun..."
Sayfa 81Kitabı okuyor
"... kitap, dergi, broşür ve yayınları gözden geçiriyor fakat Filistin kahramanları hakkında bir tek cümle bile göremiyorum..."
Sayfa 63Kitabı okuyor
"Batılılardan nefret ediyorum,
Amerika'dan nefret ediyorum;
ama daha çok Amerika'nın vicdanına sığınan
Müslümanlardan nefret ediyorum."
Seyyid Kutub
Habbab bin Eret (radiyallahu anh) şöyle anlatmaktadır:
"Bir gün Kâbe'nin gölgesinde hırkasına bürünmüş olarak oturan Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in yanına giderek hâlimizi şikâyetle: Ey Allah'ın Resûlü! Bizim için yardım iste ve dua et, dedik. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Geçmişte adam yakalanarak kendisi için açılmış bir çukura gömülür ve sonra da başı üzerine konulan bir testere ile iki parçaya ayrılırdı. Vücudu, etinin kemiğinden ayıran demir taraklarla taranırdı da dininden yine de dönmezdi. Allah'a yemin ederim ki O, bu dini, bir süvarinin Allah'tan başka hiç kimseden korkmaksızın ve koyunlarına kurtların saldırmasından endişe duymaksızın San'a'dan Hadramut'a kadar tek başına gidecek şekilde kemale erdirecektir; fakat siz acele ediyorsunuz. "
"Şüphesiz günahkarlar, (dünyada) iman edenlere gülerlerdi. Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi. Ailelerine döndüklerinde, (alaylarından dolayı) keyiflenerek dönerlerdi. Müminleri gördüklerinde: Şüphesiz bunlar sapıtmış, derlerdi. Halbuki onlar, müminleri denetleyici olarak gönderilmediler. İşte o gün (ahirette) de iman edenler kâfirlere gülerler. Koltuklar üzerinde etrafa bakarlar. Kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı?" (Mutaffifin. 29-36)
Sayfa 203Kitabı okuyor