200 syf.
·
Not rated
Bayağıdır kitap okuyamıyordum. İçimden gelmiyordu ama bu kitap ilaç gibi geldi. Okurken yüzümden gülümseme eksik olmadı. Aynı zamanda güldürürken düşündürmeyi de ihmal etmedi. Zaten Mine Sota'nın kitaplarını okurken genellikle bir beyin jimnastiği yapıyor gibi hissediyorum.
Bi`şey Söylicem Ama Gülmek Yok
Bi`şey Söylicem Ama Gülmek YokMine Sota · Carpe Diem Kitapları · 2009373 okunma
Hayatı çok güzel özetliyor aslında...
Bu insanların hepsi bir zamanlar bebek­ti. Ama hayat herkesi tek tek kucağına alıp önce pışpışlamış, ağzına bir parmak bal çalarak besle­miş, ana babasının dizinin dibinde emekletmiş, ayağa dikip tay durdurmuş, sonra da koşmasını isteyip peşinden kovalamıştı.
Reklam
Bankayı tarif etmek için oldukça garip bir ifade
Burası nefsi ezmek, kibirden arınmak, egonun anasını ağlatmak için harika bir yerdi.
"Ama siz mümkünse gene de ölmemeye çalışın."
Kitaplarda bile gerçeklikten kaçış yok =⁠_⁠=
"Ne gulüyon? Helbet ööleydi. Ben beş lirayla pazara giderdim, aldıklarımı kü­feyle hamala taşıtırdım. Şimdi poşeti doldurabi­lene aşk olsun. Al yarım kilo bakla, bi de semizo­tu gel. Bir karton yumurta beş kuruştu."
Ülkemizdeki genel gerginlik seviyesi ektedir
Bu sefer önümde oturan adam kucağındaki çocuğun ense köküne aniden okkalı bir tokat ya­pıştırdı. Neydi bu ya, bulaşıcı mıydı? Otobüsün içi psi­kiyatri koğuşu gibi olmuştu. Herkes kavgaya ve çeşitli şekillerde şiddet göstermeye meyilli bir vaziyette oturuyordu sanki.
Reklam
Geçenki "resmen" ölmesinde de, en küçük eltisi, "Abla bak şincik. Isırgan otunu kulaklarına tıka, tamam mı. Üstüne de tentürdiyotlu pamuuu tıka, onun üstüne de ıscak havlu bağla, eğer gır­ram romatizman kalııısa suratıma tüküüü ... " demiş. Tavsiyedeki şu iddiaya bak! Bir koştum geldim ki Vasfiye Teyze, kulakları ağzına kadar ısırgan otu dolu bir vaziyette salonun ortasında boylu boyunca yatıyor. Yakup Amca da bastonu­na dayanmış, başında duruyor ve bana bakıp "Öldü galiba gızım." diyordu.
Vasfiye Teyzenin oturduğu sedire iliştim. Elini öptüm. "N' oldun ya! Çok mu hastasın?" dedim. "Ya kızım bu sefer hakikaten ölüyodum." Ne yani diğerleri yalan mıydı? Kendisi günde en az üç dört kez ölmeye alış­kındı ama bu sefer rengindeki bariz beyazlıktan dolayı hastalığının gerçekliğine benim de inana­sım gelmişti.
...Kağıtta titrek çizgilerle şu cümle yazıyordu: "Bu bakkalda al beni çukotallası satılmamakta­dır. Lütfen teklif etmeyiniz. Yasaktır!" İçeri girip birer tane terbiyesiz çikolata yiyip, Ramo'yla bir süre histerik biçimde güldük.
"Ay bırak kızım ya. Şimdi inecek aşağı, iki saat ahlak dersi verecek bana. Ya kornet dondurma bile sattırmıyo düşünebiliyor musun? Sebep; rek­lamlarındaki oğlan kornet verip kızı öpüyomuş. Dondurmayla kızları kötü yola düşürüyolarmış. Dur dur, geçen gün de jelibona takmıştı. Neymiş, o ayıcıklar anadan üryanmış. Nerde pis bir şey varsa alıp satıyomuşum. Kafayı yedi iyice." Dayanamadım güldüm. "Ya işte böyle. En­gizisyon rahibi gibi bir babam var benim." dedi, o da güldü. "Deliricem de vakit bulamıyorum."
615 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.