kaybedilmeye yüz tutmuş kıymetlerimizden onlar,eskiler düğün dernek,bayam seyranda dillerinden düşürmezlermiş onları bizse bu şiirsel güzellikten uzaklaşıyoruz git gide;sevdalar onlarla anlatılırmış sevgiliye,hasretler onlarla,şimdiyse nostalji kervanına katılmak üzereler,dikkat edelim de dönüşü olmayanlara uymasınlar onlar da...
Gidene bak gidene
Gül sarılmış dikene
Mevlam sabırlar versin
Gizli sevda çekene
Mani maliye geldim
Yoğurt yemeye geldim
Maksadım Yoğurt değil
Yâri görmeye geldim
Bu daglar olmasaydı
Çiçeği solmasaydı
Ölüm Allah in emri
Ayrılık olmasaydı
İnanıyoruz ki, hepiniz sözü Türk edebiyatının en eski ürünlerinden biri olan manileri şu ya da bu şekilde dinlemişsinizdır.
Kiminizin kulağında belki hâlâ daha beşikteyken annenizin söylediği manilerin ya da ninnilerin sesi vardır.
Kiminizin belleğinde hâlâ dedenizin ya da ninenizin uzun kış gecelerinde anlattıkları masal ya da öyküleri süsleyen manilerinden izler vardır.
Anadolu’nun her köşesinde bugün bile söylenegelen Türk edebiyatının bu ölmez ürünleri, gelecek kuşaklara da coşku ve güzel duygular kazandırmayı sürdürecektir.
“Mani” kelimesini nereden doğduğu tam olarak bilinmemekle beraber, eski Türkçede “mahnı” sözcüğünden türediği ya da Arapça’daki “mana” kelimesinin bozulması ile ortaya çıktığı kabul edilir.
Maniler, çoğunlukla dörder düzenli küçük şiirlerdir. Manilerde dizeler yedişer hecelidir; ancak bazı maniler de dört, beş, sekiz ya da on birli hece ölçüsüyle söylenmiştir. Uyak düzeni “a a b a”dır, yani ilk iki dizeyle son dize birbiriyle uyaklı, üçüncü dize serbesttir.
Manide anlatılmak istenen konu ve düşünce, son iki dizededir. İlk iki dize ise uyağı sağlamak için kullanılır. Manilerde çoğu kez konu ve tema aşktır.
Bazı manilerde birinci mısra öbür mısralara nazaran daha kısadır. Bu bir hazırlık mısrasıdır; “ayak” adını alır. Böyle manilere “ayaklı” ya da “cinaslı” mani denir.
Cinas, söylenişleri aynı, anlamları farklı olan sözlerdeki sanata denir. Bu tip sözler yapılan uyağa, cinaslı uyak denir. Bu sanata da cinas sanatı denir.
Onlarca kısa ve ilginç manilerin bir araya toplandığı, okuduktan sonra sakız çiğnemiş gibi hissettiren bir kitaptı. Hatta sakız fallarında daha mantıklı şeyler yazılıyor diyebilirim. O derece yetersiz... Keşke değişen zamana ve topluma ayak uydurup, 100 temel eser listesini bir güncelleseler...