Ulusal egemenlik ölmüş kabul edilen ya da ölmekte olan ulusları bile ihya edecek kadar sihirli bir güce sahip bir temeldir.
Sayfa 464 - İmge yayınları /pdfKitabı okudu
...demokratik olma isteği başka, demokrasiyi işletmek ise başkadır.
Sayfa 271 - İmge
Reklam
Kemal Tahir'in ustaca belirttiği gibi genel bir yorgunluk, bezginlik ve karamsarlık tüm topluma egemendi. Başta aydınlar olmak üzere kimse, içinde bulundukları durumu gerçek nedensellik ilişkileri içersinde çözümlemeyi beceremediği gibi, klasik "ne yapmalı" sorusuna da geçerli bir yanıt veremiyordu. O günlerin yayın organlanna, yapılan kulüp toplantılarına, yayınlanan broşür ve kitaplara göz atıldığında da yargılarımızın çeşitli örnekleri görülebilir. Toplumda aydınlardan başlayarak halk yığınlarına kadar uzanan bu bezginliği ortadan kaldıran, onu yeni bir derlenişe doğru yönelten ilk hareketler, düşmanların yani müttefik devletlerin davranışları olmuştur. Bu davranışlar bir yerde ilk direnişleri ortaya çıkartmış, "ne yapmalı" sorusuna doğru ve etkin bir yanıt bulmak yolunda olumlu adımların atılmasına neden olmuştur. Bundan ötürüdür ki Milli Mücadele'de katılım konusu ele alınırken, bu katılımım yükselmesine neden olan söz konusu kışkırtıcı hareketlerin sonunda, bir yerde (bu deyimi korkarak kullanıyorum) kendiliğinden diyebileceğimiz biçimlerde başlayan ilk hareketler yani bağımsız direnme örgütleri ve gösteriler önemlidir.
Sayfa 145 - İmge yayınları /pdfKitabı okudu
İlginç olan şu ki halkımızın, hatta aydınlarımızın önemli bir bölümünün demokrasiyi ve onun uzantısı olan özgürlükleri sevdiğini de pek söyleyemeyiz. Yüzyılın oluşturduğu bazı kalıpları yinelemekle yetiniyoruz. Korkarım ki demokrasiyi istemedik.
Sayfa 16 - İmge yayınları / pdfKitabı okudu
Devrim Şehidi Kubilay!
Menemen'de sabah namazını cemaatla kılan Derviş Mehmet Ankara hükümetini devirerek, ikinci Abdülhamit'in oğlu Selim'i halifeliğe getireceğini bildirdi. Namaz kılan cemaatın da kendisine katılmasıyla önde yeşil bayrak, tekbir sesleriyle Hükümet meydanına yürünüldü. Konağın önünde Derviş Mehmet bir konuşma yaparak birlikte zikredilmesini istedi. Olayın büyüdüğünü gören Jandarma Alay Kumandanı, bir öğretmen olan yedeksubay (Mülazım) Mustafa Fehmi Kubilay'la bir takım eri kalabalığı dağıtmaları için Hükümet Konağına gönderdi. Burada Kubilay, Derviş Mehmet'ten teslim olmasını istedi. İsyancılar ateş açarak Kubilay'ı yaraladılar. Askerler kaçıştı. Bunun üzerine yalnız kalan Kubilay'ı yakalayan Derviş Mehmet ve arkadaşları Kubilay'ın başını, kalabalığın tekbir sesleri arasında, teskere ile kestiler. Kesik başı yeşil bayrağın mızrağına bağlayıp, Menemen'i dolaşmaya başladılar. Kubilay'ın kanını da içen Derviş Mehmet "Kalkın ahali, müslümanlığı kurtaralım" diye bağırıyordu.
Sayfa 302 - İmge yayınları / pdfKitabı okudu
Bu arada Başbakan İsmet Paşa gazeteciler davası ile ilgili durumu 9 Kasım 1925'de Meclis kürsüsünde şöyle açıklıyordu: "Kişisel onur saldırılabilinir bir hedef sanılmıştı. Cumhuriyetin polis kuvveti, görev başında övünülecek kahramanlıklar gösterdiği halde alay edilebilir sanılıyordu. Cumhuriyetin silahlı kuvvetle-rinin, gerektiğinde gücünü yürütmek iktidarında bulunmadığı sanılmıştı. Büyük Millet Meclisi'nin milli irade-i temsil etmek hususundaki kesin yetkisini bile şüpheye düşürecek saçma sapan söylentiler çıkmıştı. Büyük Millet Meclisi'nin görevi, herşeyden önce Cumhuriyetin gücünü gösterme; cumhuriyet idaresine, halk idaresi anarşiyi yasaklamayan, kolaylaştıran bir idaredir şeklinde meydana çıkan kanıları kökünden koparıp atmaktır. Memleketin düzenini, huzurunu ve asayişini korumakta İstiklâl Mahkemelerinin çalışmaları özellikle hayırlı ve verimli etki yapmıştır. TBMM'nin verdiği yetkiyi ancak yerinde ve gerektiğince kullanmak için dikkatli davrandık ve birçok Önleyici tedbirler aldık. Bu önleyici tedbirlerden biri Terakkiperver Fırka'yı kapatmak zorunda kalışımızdır."
Sayfa 283 - imge yayınları/pdfKitabı okudu
Reklam
92 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.