.... Çağdaş kadının bağımsızlık korkusu: “Sindrella Kompleksi” Sindirella Kompleksi’ni ilk duyduğumda adı itibarıyla ve kadın meselelerine ilgim olduğundan dikkatimi çekti, biraz araştırdım. İnternette tatmin edici bir kaynağa rastlayamadım. Fakat yazar Colette Dowling’in Sindrella Kompleksi adında bir kitabı olduğunu görünce derhal sipariş
Yalnızca ahmaklar, bilimin henüz önünde duran sorulara hemen acele bir cevap isteyebilirler.
Reklam
168 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Yaşam, bir çok kavramdan oluşan olgular bütünü. Yani etrafımız anladığımız veya anlamadığımız bir sürü kavramla çevrili. İçi boşaltılmış anlamından kopartılmış kavramları da düşünürsek bu “yaşam” denilen durum içinden çıkılamaz bir karmaşadır. Bu kaosu ortadan kaldırmaya yönelik bulunan tüm tanımlamalar onu daha da karmaşık hale getirdiği gibi
Katilin Devası
Katilin DevasıAmélie Nothomb · Sahi Kitap · 065 okunma
Sahip olmak ya da olmak 4
Bir din, insanı doğru yönde davranmaya yöneltebiliyorsa, bir sürü doktrin ve ideoloji yığınından daha yararlıdır. Temel dinsel davranış biçimimiz, karakter yapımızın bir belirişi olarak da de- ğerlendirilebilir. Çünkü biz, yücelttiğimiz değerlere bağlıyızdır ve bizim davranışımıza yön veren, bu yüceltilen şeylerdir. Bi- reyler çoğu kez toplumda
280 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 12 days
İçimizdeki Karanlık
Evet, yine bir psikolojik terim daha: psikopati. Teknolojinin, yapay zekânın ve hâliyle bilmişliğin hızlı bir aşırılaşmasıyla bilenve bilmeyen çoğu kişinin, ezberlediği birkaç bilgi kırıntısı ile birbirine tanı ve teşhiste bulunduğu bir çağdayız. Bir süredir "narsisizm" modaydı. Önümüze gelene bu damgayı vurup geri çekiliyoruz. Oysa
Olağan Psikopatlar
Olağan PsikopatlarKevin Dutton · Domingo Yayınevi · 20131,384 okunma
136 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
Selçuk Baran’ın hikâyelerinde genel olarak umutsuzluk, yalnızlık ve hayat karşısında başarısızlığa uğrayan karakterler görürüz. Onun hikâyelerinde objektife yansıyanların çoğunlukla “küçük” insanlardan oluştuğunu da görürüz. Nedir bu küçük insan? Onlara sıradan yahut “o”, “bu”, “şu” demeye gönlüm elvermedi. “Küçük” tabiri ise onları hor görmek
Haziran
HaziranSelçuk Baran · Yapı Kredi Yayınları · 2020452 okunma
Reklam
·
Not rated
·
Liked
Çenem Yoruldu
Portakalı Soymadan İçinden Ne Çıkacak Bilemem Kardeş! … Kitap satın alma işlemini çok hızlı gerçekleştirdiğim için hayatın tatlı tuzaklarına aşağıda bahsettiğim anlamda çokça maruz kalıyorum.  Kimlik: Yeni Para gibi bir kitap ismi görünce beklediğim şey sanırım; modern döneme karşı istihza diliyle yazılmış bir eleştiri olacağıydı. Ama gol yedim;
Kimlik : Yeni Para
Kimlik : Yeni ParaDavid Birch · BKM · 20164 okunma
481 syf.
·
Not rated
Zülfü Livaneli'nin "Serenad" adlı romanı, duygusal bir aşk hikayesiyle başlayıp, derin tarihsel ve toplumsal dokuları işleyen bir yolculuğa dönüşüyor. Roman, 2001 yılında İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın, yaşlı bir Alman profesörle karşılaşmasıyla başlar. Profesörün isteği üzerine Şile'ye gitmeleriyle birlikte, okuyucu dokunaklı bir aşk hikayesinin yanı sıra, dünya tarihine ve Maya'nın ailesine dair sırları da keşfeder. Livaneli, roman boyunca 60 yıldır devam eden bir aşkı ele alırken, Yahudi Soykırımı gibi evrensel tarihsel olaylara ve Türkiye'nin yakın tarihine de dokunuyor. "Serenad", sadece bireysel duyguları ve ilişkileri değil, aynı zamanda toplumsal ve tarihsel gerçekleri de işleyerek okuyucuyu derinden etkiliyor. Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri olan kişisel ve toplumsal tarihlerin dengesi, romanın en çarpıcı özelliklerinden biri olarak öne çıkıyor. Kitap, okurunu duygusal bir yolculuğa çıkarırken, aynı zamanda insanlık tarihinin acı ve umut dolu sayfalarını da keşfetmeye davet ediyor. Livaneli'nin akıcı üslubu ve derin anlatımıyla, "Serenad" sıradan bir aşk hikayesinin ötesine geçerek okuyucuyu düşündüren ve etkileyen bir başyapıt olarak öne çıkıyor.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020137.1k okunma
198 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Söze nereden başlasam bilemiyorum. Dünyaya gözümüzü açtığımız günden beri -ki bu benim için otuz bir yıl demek- her zaman gözümüze çarpan önümüzde duran varlığına alıştığımız bir sorun var. Ortadoğu ve Filistin. Kitapta Auschwitz toplama kampında görev yapan bir askerin çocuğu olan Bruno'nun gözünden bir tel örgü ve çizgili pijamaların anlamını, savaşın, ırkçılığın, acımasızlığın soğuk ve karanlık yüzünü görebiliyoruz. Ama o yöne baktığımız için görebiliyoruz. Bunu görmek istiyor, bunu görmek istediğimiz için kitabı elimize alıyoruz. Bruno'nun Shmuel'i bir nokta, bir damla, bir insan olarak keşfedişinin üzerine arkadaşlığa olan susuzluğunu dindiren bir vahaymış gibi yağmurlu günlerde onunla buluşamamanın verdiği burukluklara tanık oluyoruz. Bunu söylemeden edemeyeceğim maalesef ama bugün Filistin'de "Shmuel'ler" "Ahmet" , "Muhammed" olmuşken Bruno'nun yerini ise "Shmuel'ler" almış durumda. Her şeyin üzerinden henüz bir asır bile geçmemişken, auschwitz de üç milyon polonyalı Yahudi yok olmuşken, Doğu Akdeniz kıyıları onlara kucak açmışken, bugün her şeyi unutmalarının üzerinden bile çok zaman geçmiş gibi. Hiç yaşanmamış gibi. İslam İnancımızın temel taşınında dediği gibi اِنَّ الْاِنْسَانَ لِرَبِّه۪ لَكَنُودٌۚ‌ (insan Rabbine karşı pek nankördür.) Adiyat-6
Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili Pijamalı ÇocukJohn Boyne · Tudem Yayınları · 202139.3k okunma
İnsan, yaşamıyla ilgili olarak çoğunluğun tercihlerini örnek alma zorunluluğunu hissetmemeli, aklı temel almalı, akla karşı duran kalabalıktan kendini kurtarmalıdır. Kendi içine çekilip yaşamı felsefe yoluyla düşünmeye başlayan insan, çoğunluğun, yeryüzüne özgü, aslında hiçbir değeri olmayan birçok gereksiz şeye değer verdiğini, bu yüzden onlardaki dışsal unsurlara dayanan mutluluk görüntüsünün sahte ve geçici olduğunu anlayacaktır.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.