İsmet Paşa Hakkında
Yenileceğini bile bile 1950 seçimlerine göz yumar. Sonuçlar alınmadan bir, iki gün önce zevcesi Mevhibe hanıma "hanımefendi, pılımızı pırtımızı toplayalım. Çankayayı boşaltalım, pembe köşke geçelim" diyor. Bunu yine Metin Toker üzerinden öğrendim. İsmet Paşa'yı seversiniz, sevmezsiniz, o ayrı; ama büyük bir tarihtir.
Sayfa 160 - TurkuazKitabı okudu
Devrim ve karşı devrim
27 Mayıs darbesini hâlâ “devrim” diye alkışlayanlar var. Tarihe bakışta “devrim – karşı devrim” gözlüğünü takanlar, bu iki kavramada sığmayan olgulara objektif ve analitik bakamıyorlar. “Karşı devrim”in 1939’da başladığını yazanlar bile çıktı! “Parti devleti” daha fazla devam edebilir miydi? ‘Devrim’ diye kutsama veya karalama… Yüz on yıllık bu
Reklam
Şeyh Sait İsyanı ile TCF'nin bağlantısı:
Martın sonunda, Ankara İstiklâl Mahkemesi nihayet TCF'ye doğrudan doğruya el attı. Bu iki şekilde oldu. Vaktiy­le Rauf Bey bir silah kaçakçılığı olayını duymuş, bunu Baş­bakan Fethi Bey'e bildirmişti. Ankara İstiklâl Mahkemesi Ra­uf Bey'den tamamlayıcı bilgi istedi. Bazı tevkifler yaptı. Fa­kat asıl, İstanbul'da, partinin daha tanınmış isimlerini bir ih­bar üzerine sorguya çekti. Bunların başında, TCF'nin İstan­bul merkezi Genel Sekreteri Kara Vasıf Bey vardı. İhbara na­zaran Kara Vasıf Bey şöyle demişti: "- Mustafa Kemal Paşa'yı istiyorsanız. Halk Fırkası'na gidiniz. Halifeyi istiyorsanız bizim fırkamıza geliniz!"
Diyarbakır'ın yarısı o gece evinde değil, dışarda yatıyordu. Bir efsane şehirde dolaştırılmıştı: Şeyh Sait asılırken zelzele olacaktı. İdam sahasındaki halkın içinden bir alkış daha kopdu. Bir kadın bağırdı: " - Hani, alçağın kerameti? İpi bile kopmadı.." Diyarbakır'ın üzerine yeni bir gün doğuyordu. Türkiye'nin üzerine yeni bir gün doğuyordu. Gericiliğin başı ezilmişti 1925'te, ama onu hortlatma çabalarının sonu gelmiş miydi ki?
“Muhalif fırkanın programı nifakla doludur.”
Şeyhler arasında;
en büyük hır-gür konuları Türklük ile Kürtlük ve Alevilik ile Sünnilik davalarıydı.
Reklam
359 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.