Dört sene vardır ki bir harb-ı umumi çıkmış olup milyonlarca insan birbirini telef etmektedir.Tarih-i beşeri dolduran bütün muharebeler benliğini öldürmesini bilmeyen insanın bir gaye uğrunda ölmesini öğrenmek için Cenabıhakkın ona verdoği kanlı derslere benzer.
Sayfa 263Kitabı okudu
Yine aynı yanlış tarih telakkisi Temir'in yabancı, Tatar ve düşman sayılması sonucunu doğurmuştur. Temir veya Türkistanlıların söyleyiş sekline göre Aksak Temir Bek Kunlar, Gök Türkler ve Çengiz gibi mefkurevi Türk devletini gerçekleştirmek isteyen bir hükümdardır. Onu bizim, yani Türkiye Türklerinin milli düşmanımız saymak yanlıştır, günahtır. Milliyetçi bir tarih görüsü Ankara Savaşı'nı bir kardeş kavgası saymak mecburiyetindedir. Ankara Savaşı'nda Aksak Temir ordusundaki Türkmenlerin sayısı belki de Yıldırım ordusundakilerden daha çoktu. Bu kadar insan vatan haini miydi? Bu kadar çok vatan haininin bir araya gelmesine imkan var mı? Onlar bu kavgayı bir hanedan ve otorite kavgası sayıyorlardı. Aksak Temir Bek umumi Türklük bakımından suç işlemiş midir? Bunu tartışmayı bir yana bırakıyorum. Çünkü her insanda kusur bulunacağını kabul ediyoruz. Tarihimizin en büyük fertleri olarak düşünebileceğimiz Fâtih, Yavuz, Kanuni hatta Alp Arslan'da kusur yok muydu? Gene en büyük fertler sayacağımız Mete'de, Kür şad'da, Tonyukuk'ta, Kül Tegin'de birtakım kusurlar bulunmaz mı? Elbette Aksak Temir de büyük Türklük bakımından birtakım hatalı hareketler yapmıştır. Fakat o ilerisini görebilen bir insandı, İslav tehlikesini görmüş ve Yıldırım'a Rus-Leh-Litvan sürüsünü müştereken imha etmek teklifini yapmıştır. Avrupa şövalye ordularını tepeleyen en büyük şövalye Yıldırım, maalesef bunu reddetmiştir. Acaba reddetmeseydi de o iki muhteşem ordu birleşseydi ne olurdu? Bir Türkçü şairin dediği gibi: Bütün Türkler bir olsa başkalaşır gidişler...
Reklam
‘’ Bu çağda, bana göre, Türkeli’nde sırasıyla Saka, Kun, Siyenpi, Apar sülaleleri hakim olmuştur. Sizin ayrı devletler devri dediğiniz bu devirlere ben ayrı sülaleler devri diyorum. Çünkü: Milattan önceki yedinci asırdan, milattan önceki üçüncü asra kadar Türkistan’da yüksek hakimiyet Sakalardaydı. Daha batıdaki Masaget (= Peçenekler) Sakalar’ın bir kolu sayıldığı gibi Çin tarihlerinin Şimalî Çin’de olarak gösterdiği ve "Xu" umumi adını taşıyan zümre de henüz bir devlet halinde teşekkül etmemişti. Sonra milattan önceki 6‐4. asırlarda Aryani milletler cenuptan mütemadiyen Türkistan’a saldırdılar. Önce İranlılar, sonra İskender’in Yunanlılar’ı Cenubî Türkistan’ı zapt ettiler. Azlık olan Türkler de Çin sınırına doğru çekilerek orada kısa bir dahili çarpışmalar devrinden sonra Kun (= Oğuz) sülalesinin idaresinde birleştiler. ‘’
‘’ Sokaklarda, orduya yeni gelmiş bir askerle bir yıllık bir askere bakınız. Aralarında ne kadar fark bulacaksınız. Bu fark gerek maddî gerek manevî cihetten eski askerin lehindedir. Sokaklarda Türk zabitlerinin yüzlerine bakınız: İstiklâl harbine ve umumî harbe iştirak edenlerle, harp görmemiş olanlarını ayırmak çok kolaydır. Bunun için zabitlerin yakalarına bakmaya lüzum yoktur. Harp görmüş zabit daha asker, daha vakur, daha yüksek, daha şanlıdır. Bu, yaşın gençliği ve vücudun kuvveti ile elde edilen bir şey değildir. 30 ağustos geçit resminde, Beyazıt’ta, kolordu kumandanının önünden geçen askerlerin en başında olan ak saçlı Türk Paşası bütün Türk zabitlerinden ve çelik tulgalı genç ve dinç Harbiyelilerden daha güzel, daha şanlı ve daha askerce yürüyordu. Bu, insanın gözlerini yaşartacak bir manzara idi. Çünkü askerlik bir ruhtur ve bunun içindir ki selam veren bir neferin Türk olup olmadığını anlamak, başın çevrilişini ve gözlerin sert bakışını nazarı dikkate alarak pek kolaydır.’’
‘’ Bugün yalnız şu kadar söyleyelim ki, Türkün hakiki ihtiyaçlarını görmüş ve bu ihtiyaçların tedavisi için tam bir iman, tam bir kültür ve tam bir teknik ile çalışmaya and içmiş ve umumi harpte yetişmiş bir nesil vardır. Bu nesil icap ettiği zaman, bu uğurda kanını dökmekten de çekinmeyecektir. Kafamızda ve kalbimizde bir şey olmadığını ve olamayacağını zannedenler müsterih olsunlar. Henüz Namık Kemal unutulmamış ve Gök Alpın kemikleri çürümemiştir.’’
1254 syf.
·
Not rated
·
Read in 1 hours
Sadece bir kere okuyarak Risale-i Nur'dan Sözler kitabını eleştirmek ne haddime ? Aşağıdaki konferansı okursanız şayet, Üstad ve Risale-i Nurlar hakkında genel bir bilgi edinmiş olacaksınız. Kendinize bir şans verin. Bu kitap okuduğunuz kitaplar gibi değildir. Okuyarak zaman kaybetmiş olduğunuz tüm kitaplara lanet okutur,
Sözler
SözlerBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20125.6k okunma
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.