9 Ocak 1912 Ayn-el-Mansur (...)Düşmanın son muharebedeki kararsızlığı umumi olarak göze çarptı. İyi bir komuta söz konusu değildi. Yedek birlikler sağa sola çekiliyor, ya yanlış yere yerleştiriliyor ya da hiç kullanılmıyordu. Sonunda düşmanlarımızı tel örgülerle çevrili siperlerinden çıkartıp geriye püskürttük. Düşman, 2 mitralyöz, 600.000 mermi, 250 tüfek, 2 dağ topu, 250 kasa el bombası ve mitralyözleri yükleyebileceğim 10 katırı geride bıraktı.
Tarih iki türlü düşman kaydeder: Önden vuran, arkadan vuran. Fakat Harb-i Umumi'de üçüncü bir nevi düşman daha görüldü. Yandan vuran. Türk ordusunu yanyana yürüyenler vurdular. Yaralarımızdaki kurşunlardan bir kısmı bizim paralarımızla alındı.
Reklam
Düyun-i Umumi'ye Giden Süreç - Kısaca -
Osmanlılar ilk kez 1852'de Avrupalılardan borç aldılar. Ali Paşa, Abdülmecit'ten ve belki hükumetten de gizli olarak 50 milyon frank tutarındaki ilk borç antlaşmasını imzaladı.83° Kırım Savaşı sırasında ve savaş sonrasında devletin hızla borçlanıl dığını görüyoruz. 1854'ten 1874'e kadar ge çen 20 yıl içinde tam onbeş kez yeni borç antlaşmaları
Sayfa 427Kitabı okudu
Yandan vuranlar...
Tarih iki türlü düşman kaydeder: Önden vuran, arkadan vuran. Fakat Harb-i Umumi'de üçüncü bir nevi düşman daha görüldü: Yandan vuran. Türk ordusunu yanyana yürüyenler vurdular. Yaralarımızdaki kurşunlardan bir kısmı bizim paralarımızla alındı.
Sayfa 324Kitabı okudu
Biz 1. Dünya harbine hırs değil, cahillik yüzünden girmişizdir. Almanlara satılmamışızdır. İttihatçılar vatan satıcısı değil idiler. Liderlerinin hepsi parasız ve yardımsız, düşman kurşunları altında can vermişlerdir. Fakat bir umumi dünya görüşünden, realiteleri elde tutarak ve karşılaştırarak uzun vadeli hesaplar yapmak ve hükümler çıkarmak gücünden yetkisinden yoksun idiler.
Sayfa 147Kitabı okudu
“ İttihat ve Terakki umumi merkezi Birinci Dünya Savaşı’nın son yılında artık zaferden tamamıyla umut kesmişti. Rusya’da yıkıldığına göre, tekli barış yapma imkanı aramak fikri hepsini sarmıştı. Fakat Enver Paşa’ya bu bahsi açmaya hiçbirinin cesareti yoktu. Bir gün Necip Bey’i merkeze çağırdılar. Durumu ve düşündükleri çareyi anlattıktan sonra: - Dinlese dinlese, seni dinler. Bir vatan vazifesidir, teşebbüs et, dediler. … Enver sonuna kadar Necip Bey’i dinledikten sonra: - Vah Necip Bey vah, dedi, seni de zehirlemişler. Sen ki maneviyata inanırsın, bilmiş ol ki, ben Allah tarafından büyük Türk hakanlığını kurmaya vekilim. Git evinde rahat uyu! Necip Bey eve döndüğü vakit, şöyle diyordu: - Eğer bu adam Harbiye Nazırı, Başkumandan Vekili ve Yaver-i Hazret-i Şehriyarî olmasa, yeri doğrudan doğruya tımarhanedir.”
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.