Demek ki, marifet, yalnız ve ancak bildirilene ve bildirdiği kadarıyla inanmaktır, eksiksiz ve fazlasız olarak. Gayb hakkında, bildirilen dışında ekleme veya çıkartma yapmak, neticede, ya inanmamaya varır, ya hüküm eklemeye: ikisi de küfürdür.
Şu hususu hatırda tutmak zorundayız: İslam, Allah’ın kendinden razı olduğu bir din olarak indirilmiştir. İnsanlarsa ona razı olmaya mecburdur. Bu mecburiyeti duymayan, zaten Müslüman değildir ve bu bakımdan kimsenin onları bir sözü olamaz. Ama kendisine Müslümanım diyen kimsenin, başkalarına şirin görünme adına, dinde yakıştırmalara girişmesi, farkında olmadan kendisinin müslümanlığını reddetmeye varabilir. Dinin, herhangi bir hükümünü değiştirmeye kalkışmak, onu bütünüyle iptal etmekle birdir.
Reklam
Yeniden Diriliş Nesli!..
~~~ Kutsal kavramlar yıkılıyor, bütün geleneksel bağlar çözülüyor, geçmiş sevgisi ve saygısı yerle bir ediliyor. Hepimiz de buna seyirci kalıyoruz, bırakılıyoruz. Evet, artık taklit dönemi bitti. Geçmişte, inanç, düşünce ve heyecanın gerçekleştirdiği medeniyetin son çağlarda artığıyla ve ancak taklit suretiyle kalıntılarıyla ayakta duruyorduk.
Kadere İman
Kadere inanmak ve kalpte kader inancını işletmek, acıları dindiren bir iksirdir. Kaderi inkâr etmekse kişinin karşısına âhirette çıkacak bir sorun olmakla birlikte, dünya mutluluğunu da yitirme sebebidir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur: "Kul, hayrıyla, şerriyle kadere iman etmedikçe; kendisine isabet eden bir şeyin onu atlamasının mümkün olmadığını ve kendisini atlamış olan bir şeyin de yanlışlıkla ona isabet etmesinin imkânsız olduğunu bilmedikçe iman etmiş olmaz" (Tirmizî, Kader, 1).
Bizim evrenimizde insan yaşamı böyle yaşanıyor: yetişkinlik kimliğini sürekli yeniden oluşturmak gerekiyor; insanı umutsuzluk veren ve aynanın karşısına geçip inanmak zorunda kaldığı yalanlar anlatan, gayet kırılgan, bu eğri büyülü ve geçici toparlanmayı sürekli yeniden yaşamak gerekir.
BABİL ÜLKESİ
Herodot’a inanmak gerekirse Büyük İskender Babil’i yeniden kurmak için molozları temizletti ama ömrü vefa etmedi. Yine Herodot’un naklettiği oldukça ilginç bir evlenme âdetinden söz etmeliyiz. “Yılın bir günü evlenme yaşındaki kızlar şehrin belli bir bölgesinde toplanır, adeta açık arttırma ile evlenecek erkeklere takdim edilirdi. En güzeller iyi paralarla hemen eş bulurdu. Bu satışlar tamamen dayanışma amaçlı satışlardı. Çünkü elde edilen gelir şahısların olmazdı. Kolayca koca bulamayan çirkin ve/veya sakat kızların evlenebilmesi için kullanılırdı. Bu kızlarla evlenmeyi kabul eden erkeklere makul bir şekilde paylaştırılır böylece tüm kızlar evlendirilmiş olurdu”. Herodot’a inanmak gerekirse güzeller kendileri kadar şanslı olmayan hemcinslerine bu adet ile yardımcı oluyorlardı. Aktarmaya çalıştığımız bu Babil geleneğine başka bir yerde rastlamadık. Başlık parası ve drahoma karışımı bir usulün zarafet içinde yapıldığını sanmaktayız. Çünkü Heredot ‘’Ne yazık ki bu güzel gelenek artık yok’’ diyordu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.