Yıl 1988. Bir gün Türkân Şoray’ın eski eşi tiyatro sanatçısı Cihan Ünal kendisini ziyarete gelmiş. Elinde kendilerinin doldurduğu bir şiir kaseti. Kasetteki şiirlerden biri de “Mataramda Tuzlu Su”. Dinlemişler. O bu şiire ziyadesiyle “takılmış”, meftun olmuş, çok yakın bulmuş kendisine; kendi dertlerine, sıkıntılarına... Heyecan ve hayretle “kimin
Sayfa 136 - Dergâh Yayınları
İsmail (aleyhisselam), babasının yükünü hafifletmek, duygularını rencide etmemek için onu hedefine götürecek en yakın ve emin yola irşad etti ve dedi ki, "Babacığım! beni bağla, bağlarken de sıkı bağla ki çırpınma imkanı kalmasın. Elbisemi de soy ki üzerine kan sıçramasın. Çırpınırsam belki ecrim azalır; annem kanımı görürse daha çok üzülür, ona baktıkça daha çok ağlar, onu gördükçe gözyaşlarına hakim olamaz; her seferinde üzüntüsü ve gözyaşları tazelenir. Bıçağını iyi bile ki; rahat kessin, benim için de kolay olsun. Şüphesiz ölüm çok şiddetlidir; gelişi derin acı verir. Anneme selam söyle. İstersen gömleğimi ona götür; üzüntüsünü yatıştırır, uğradığı acıyı hafifleştir, kendisine yavrusundan bir hatıra olur, arayıp da beni bulamadıkça,  ona bakıp da onda beni bulur, onu görür, ona sarılır,  onu koklar, onunla teselli olur." Artık göz yaşlarını tutamaz hale gelen İbrahim (aleyhisselam), oğluna sarılarak, "Yavrum! sen Allah'ın emrini yerine getirmede ne iyi bir yardımcısın" diyor; onu öpüyor, birlikte göz yaşı döküyorlardı. İmtihan büyüktü; imtihan edilenler de büyüktü. Daha sonra Hz. İbrahim, yavrusu İsmail'i (aleyhisselam) sıkıca bağlayarak yan tarafına yatırdı. Bıçağı kavradı. Ancak eli varmıyordu. Gözleri İsmail ile bıçak arasında gidip geliyordu. O, beşerdi ve bir babaydı. Hem de güzeller güzeli, hayır ve faziletle dolu bir çocuğun babasıydı... Emri kendisine veren, her şeyden büyüktü, O'nun rızası her şeyin üstünde idi...
Reklam
248 syf.
·
Not rated
·
Liked
Coğrafya kaderdir der, İbn-i Haldun. Bu topraklarda da yerli yersiz olarak nakleden epey kari vardır. Bununla birlikte sözü nakledenler ile üstüne düşünenler arasındaki rabıta da, üzerinde durulması gereken konularımızın başında gelmelidir. Bir kısım zevat açısından tarih okumaları, toprak unsuru ile insan unsuru görmezden gelinerek gözden
Rumeli’de Bizden Ne Kaldı?
Rumeli’de Bizden Ne Kaldı?Hasip Saygılı · İlgi Kültür Sanat Yayınları · 201986 okunma
İnsan doğaya tek aykırı yaratıktır./ İsmail Cem Özkan
İnsan doğa ile savaşmaya medeniyet dediği gün başlamadı, ilk aleti kullandığında da başlamadı, çünkü bugün alet kullanan hayvanlara bakıyorum doğa ile kavgalı değil, peki insan ilk olarak doğa ile ne zaman kavga etmeye başladı?   Bu sorunun yanıtı doğanın hala sakladığı bir yerde duruyor, çünkü doğa insan ile savaşmasında her türü tahribatını
Yavuz Sultan Selim 20 Nisan 1514 Perşembe günü yola çıktı. Ordusuna Maltepe'de katıldı. Orada Bosna Valisi Hadım Sinan Paşa'yı Anadolu beylerbeyi tayin etti (23 Nisan). Ordu içerisinde yakalanmış olan Kılıç adında bir İran casusu, savaş ilanı beyannamesini de içine alan bir mektupla Şah İsmail'e gönderildi. Mektubun ana çizgileri
Sayfa 396 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Padişah ile Şah İsmail Arasındaki Yazışmalar"Kitabı okudu
510 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Hikaye 11. yüzyılda İran'da geçiyor. İsmaili öğretisini yaymak, Selçuklu İmparatorluğu'nu yıkmak isteyen hırslı Hasan Sabbah birtakım planlar yapar. Alamut Kalesi'nde kurduğu cennet bahçeleri ve haşhaş vasıtasıyla fedailerini birer korkusuz suikastçiye dönüştürür. Fedailerinden biri olan İbni Tahir'e Nizam-ı Mülkü öldürttürür.Kendini mehdi ve peygamber ilan eden Hasan Sabbah, bir başka fedaisi olan Cafer'e ise Selçuklu Sultanı Melikşah' ı öldürttürür. Bu arada Alamut Kalesi'nde birtakım olaylar gelişir. Sabbah'a en yakın kişilerden Meryem intihar eder. Hasan Sabbah'ın yarattığı cennette aşık olduğu Süleyman'a kavuşamayan meraklı Halime kendini Şahrud'un soğuk sularına bırakarak intihar eder. Böylelikle Sabbah, dinin cahil insanlar üzerindeki etkisini ustalıkla kullanarak amaçlarına ulaşır. Kitaba gelince, felsefi detaylarla renklendirilmiş, aşkı, masumiyeti, dinin nasıl tehlikeli bir silaha dönüşebileceğini de anlatıyor. Evren ve hayat hakkında felsefi açıklamalarda bulunuyor. En çok önemsediğim tarihi romanlardan biri olan bu kitap kurgusuyla, üslubuyla, detay zenginliğiyle okunmaya değer. Üzüldüğüm konu ise, tarih boyunca dinin bir sömürü aracı olarak kullanılması. O dönem Hasan Sabbah ne yaptıysa günümüzde tarikatlar ve din adamları aynı şeyi yapıyor.
Fedailerin Kalesi Alamut
Fedailerin Kalesi AlamutVladimir Bartol · Koridor Yayıncılık · 201242.1k okunma
Reklam
1,000 öğeden 581 ile 590 arasındakiler gösteriliyor.