Kırmızı ceketini giyemiyordu o artık, Çünkü şarap kırmızı ve kırmızıydı kan da, Ellerine de şarap, bir de kan bulaşmışdı Ölünün başucunda onu bulduklarında, Sevdiği kadıncağız, sevgilisiydi ölen, Öldürmüşdü kadını vurarak yatağında. O da yerini aldı Suçlular arasında, Soluk gri bir tulum sarkıyordu sırtından; Bir de kasket başında,
Günaydın. Ait olmak ne tuhaf şey. İnsan günün akşam olacağını, haftanın, ayın, mevsimlerin biteceğini ve ölümün geleceğini bilse bile ait hisseder bir yerlere, bir şeylere. Ya da öyle zannediyor, özgürlüğünü yok ettiğini fark etmeyerek: "Uzun zamandır aynı kaldırımları çiğniyormuşum gibi geliyordu bana, kesin hiçbir nedenim olmasa da
Reklam
Milyonlarca insan evlerini, her şeyini kaybetmişti,
Müttefiklerin, Avrupa' da evlerini kaybeden insanlar için kamplar kurduk­larını biliyorlardı. Milyonlarca insan evlerini, her şeyini kaybetmişti, kasabaları ve köyleri yok olmuş, külleri rüz­garla uçup gitmişti, işte gidecek yeri olmayan bu insanlar için sığınma kampları kurulmuştu. Yemek, kalacak bir yer, tıbbi destek veriliyordu. Yetimler için okullar ve onlarla il­gilenen görevliler vardı. Göçmenlik görevlileri insanlara de­niz aşırı ülkelerde yeni evler bulmaları için yardımcı olu­yorlardı. Kamplar Polonyalılar, Macarlar, Litvanyalılar, İtalyanlar, Ukraynalılar, Çingeneler, Sırplar, Avrupa'nın her tarafından kayıp insanlar içindi. Ama Yahudiler ilk sıra­yı alıyorlardı. Yok edilmeye çalışılmış, avlanmış Yahudiler için. Ben onlardan biri olacaktım. Saçımı siyaha boyadık. Arkadaşlarım üzerinde Yahudi ismi, Sonia Sofierstein yazılı olan bir transit geçiş belgesi verdiler ve titreyen elime bir bilet tutuşturdular. Almanya'ya, Hessisch-Lichteau'ya, doğ­ru yola çıktım. Almanya' da sığınacak bir yer aramak ama­cıyla Yahudi kılığına girmiş olmam garip bir ironiydi. Kade­rin garip espri anlayışına alışmaya başlamıştım.
Sayfa 252 - Say Yayınları, 1.Baskı 2009 İstanbulKitabı okuyor
İnsanın doğru, gerçek ve sağlıklı bulduğu şeyler, toplumunca kabul edilmiş olan kalıplardır. Bu kalıplara uymayan şeylerin çoğu, bilinç düzeyine sokulmayıp bilinç dışında bırakılır. İnsanın açık ya da örtük bir yalnız kalma korkusu yüzünden inanmayacağı (ya da bastırmayacağı) hemen hemen hiçbir şey yoktur. Daha önce tartışmış olduğum bir konuyu insanın kimliğini yitirme korkusuna geri dönerek insanların büyük bir çoğunluğu için kimliğin kesinlikle toplumsal kalıplara uygunluktan kaynaklanan bir şey olduğunu dile getirmek isterim. Bu insanlar, nasıl olmaları düşünülmüşse öyle olan kimselerdir. Bundan ötürü, yalnız kalma (toplumca dışlanma) korkusu, kimliğini yitirme korkusunu dile getirir. Bu her iki korkunun bir arada oluşu ise, en güçlü etkiyi yapar.
Sayfa 148 - Say Yayınları
"Erler kralın deposundan savaş giysileri taşıyıp getirdiler, Aragorn ile Legolas'ı parlayan zırhlarla kuşattılar. Miğferler ve yuvarlak kalkanlar da seçtiler Aragorn ile Legolas: Kalkanların kabartmaları altın ile kaplanmış; yeşil, kırmızı ve beyaz taşlar kakılmıştı. Gandalf zırh almadı. Eğer onun boyuna poşuna göre bir tane bulunacak
ANLAYIŞ NOKSANLIĞI ve KUMANDAN...
Salih Mirzabeyoğlu gideli 6 sene oldu. Nereye gitti? Kime sorsanız bunu size şüphesiz söyler: En yükseğe… Peki geride ne bıraktı? Eserleri… Baştanbaşa kurtuluş reçetesi hâlinde İslâmî dünya görüşü, Büyük Doğu-İbdâ… “Bir de İbdâcıları bıraktı” diyemiyor insan, çünkü O her ne kadar gitmeden hemen önce kaleme aldığı bir eserinde “çocuklarımın günü
Reklam
Barut sayesinde insanlar milyonlarca insan öldürecek ve çok ileride bir gün yeni bir uygarlık, sadece bu yoldan, ateş ve kan üzerinden evrilecek.
Her yeni uyanışta bütün acıların sil baştan zihne yüklenmesi… En güvendiklerinize karşı beslediğiniz iyi niyet,verdiğiniz emek, gösterdiğiniz çaba…Ve sonucunda ihanet olarak geri dönüşünün ruhunuzu öldürmesi. Belki de Oblomov haklıydı, bu tembellik değil hayatın acımasızlığından bilinçli bir vazgeçişti. Çünkü insanlar değişmez, hiçbir çaba değiştiremez. Ya kötüdürler ya iyidirler. Eğer kötülerle karşılaşıp iyiye yormaya çalıştıysanız vay halinize. Artık siz de bir Oblomov olma adayısınız ve bir gün uyuyup uyanmamayı dileyeceksiniz.
Avrupalı insanlar elli metrekare evlerde oturup dünyayı dolaşıyor, bizler ise 120-150 metrekare evlere en yeni eşyaları doldurup mutluluğu o eşyalarda bulabileceğimizi sanıp dünyadan bir haber yaşıyoruz. İnan dünyayı dolaşmak mobilyacı dolaşmaktan çok daha keyifli. Hele ki bunu sevdiğin insanla yapabiliyorsan senden şanslısı da yok.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.