“Onun Malta’daki günlük yaşamı zaman ve mekan anlamlarından uzaktı. Zihninde, bütün ayrıntılarıyla düzenlenmiş bir sosyal alem vardı. Yeni kitaplar okuyarak, daima yeni ve özgün ürünler veren zihinini hareket geçirir, yeni gerçekler bulur ve bunları ait oldukları hücrelere yerleştirirdi. Pek sevdiği çocukları için çok üzüldüğü kuşkusuzdu ama bu üzüntülerini kimseyle paylaşmazdı. Şakacı arkadaşları kendisini sudan bir söyleşiye sürüklemek istediklerinde onlarla birlikte gülüp şakalaşır ve sözü hemen ilmi bir vadiye getirirdi…”
Sayfa 153
“Sevmek insanı mutlu eden tek şeydir. Talihsiz o adamdır ki ne sevdiği ne de seveni vardır.”
Sayfa 139
Reklam
Ziya Gökalp:
“Ruhum bir yaz seması gibi bulutsuz ve saftır. Çünkü insanı hasta eden kin gibi, doymazlık ve açgözlülük gibi, hırs ve övünme gibi ihtiraslardır. Ruh, bu gibi hastalıklardan uzak olunca dinginlik ve sessizlik içinde yaşar…”
Sayfa 139
Ziya Gökalp:
“İnsanın çok okumuş, çok düşünmüş ve çok duymuş olması, kalbinin hazinesinde büyük bir sermaye, büyük bir servettir. Okumamış bir adam olsaydım, muhtemel ki aile duyusu bende bu kadar ince, bu kadar derin ve ateşli olmayacaktı… Bir çiçek bahçesinin bahçıvanı, dağ çiçekleri içinde yaşayan bir çobandan daha çok zahmet çeker ama bahçıvanın kendi yetiştirdiği çiçeklerden aldığı zevk de çobanın kır çiçeklerinden aldığı zevkten fazladır.”
Sayfa 139
Ziya Gökalp:
“Zevkli, eğlenceli yerlerden hoşlanmıyorum… Tek başıma kalmayı, tek başıma dolaşıp düşünmeyi seviyorum…”
Sayfa 138
Ziya Gökalp:
“Yanlış ilim cehaletten kötüdür. Örneğin, bizim cahil köylümüz züppe alimlerden daha ahlaklıdır. Vatanın, milletin ne demek olduğunu kimse ona öğretmemiş ama köylümüz bunu duygularıyla ötekilerden daha iyi bilir.”
Sayfa 138
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.