Yüreği para diye çarpanlar, şaşılacak derecede kolay kandırılır. Ciğerleri beş para etmez onların. Bire yüz getirecek bir iş öner, oltanın ucundaki solucana saldıran çaylak kesilirler. Bire bin getiren bir iş öner, resmen çılgına dönerler.
Hüseyin Rahmi Gürnıpar'ın 1921 yılında Heybeliada'da tamamladığı bu eser, yüksek gerilimli ve inanılmaz sürükleyici bir cinayet hikayesi. Kitap büyük bir gizemle başlıyor ve daha ilk sayfalarında okuyucuyu içine alıyor.
"Bir kuyunun dibinde bezlere sarılmış vaziyette kesik bir baş bulunur. Bu korkunç cinayetin üzerindeki sır perdesini aralamak üzere açılan tahkikatla görevli zabıta Remzi ve yardımcısı Seyit maceralı mı maceralı, karışık mı karışık, bir acayip gizemin tam göbeğine düşerler.
Hüseyin Rahmi Gürpınar'dan Kesik Baş, deneyimli dedektif ve çaylak yardımcısı, mantık yoluyla çözülen cinayet gibi öğeleri ile Türk edebiyatının ilk polisiye romanlarından biri."
Yazarımız, kitabını Heybeliada'da tamamladığını söylemiştim. Şu an adadaki evi müze olması gerekirken harabe durumda... Tekrar müzeye dönüşmesini dört gözle bekliyorum.
Edebiyatımızın bu değerli eserini okumanızı tavsiye ederim.
Sabah şairin üstüne saldırıyor
yaşamaktan bir güneşle kaplanıyor onun kalbi
onun kalbi topraktan sıyrılıyor
aşk dahi sıyrılıyor topraktan
gözlerini tanıyorsunuz: çaylak sürüleri
beyni: aç kuşlardan bir ambar.
Bir kıyısına ilişmiyor dünyanın
Allah'ın ve devletin dibinde insanlar
onu barutla karıştırıyor
ve zerdali çiçekleriyle.
Ahali kapısını
Her ne kadar müzik notalara dökülebilir ve o notalar yoluyla yeniden üretilebilir olsa da, bilgi içeriği asgari düzeydedir. Müziğin yarattığı etki, notalar ve onların temsil ettiği ses türleri arasındaki ilişkiye indirgenemez. Biçimsel olarak müzik aynı olsa da, aynı notaların bir virtüöz ya da bir çaylak tarafından çalınması, çok farklı bir etki yaratabilir... Söz konusu bu iki performans arasındaki farklar fizikalist bakış açısıyla betimlenebilir ama dinleyicilerin neden birini ayakta alkışlarken diğerini kibarca desteklediğini açıklamakta yetersiz kalır. Demek istediğim şu ki dilin her kullanılışında, seslerin oluşturduğu ahenkte ya da tonlamalarda değil ama her hangi bir notasyon ile yeterince deşifre edilemeyecek kısımlarda, bu “müzik” vardır.
Teklifsiz ol, bayağı olma; dostlarının arasında denenmiş olanları çelik halkalarla bağla yüreğine. Ama her zıpçıktı, acemi çaylak arkadaşı da el üstünde tutup elini kirletme.
''Bir erkeğin yapabileceği en felaket AFC hamlesi, geçmiş cinsel
deneyimlerini açıkça anlatmak ve/veya birlikte olduğu kadından önce kaç
kadınla birlikte olduğuna dair (doğru olsun ya da olmasın) bir sayı vermektir.
Bu basit hareket, ister bilgiyi siz teklif edin ister o sizden zorla alsın, her
zaman kendini beğenmişlik olarak algılanır ve genellikle güvensiz bir
kadının duygusal şantajı olmasa da duygusal kızgınlığın çığ gibi
büyümesine neden olur. Bu, öğrenmeniz için sadece bir kez yapmanız
gereken bir çaylak hatasıdır.''