Dinlerin halk üzerindeki etkisine çok fazla yer veriliyor,halkların da din üzerindeki etkisine yeterince yer verilmiyor .Etkileşim karşılıklı, biliyorum; toplum dini biçimlendirir, din de toplumu...
Hepimiz köklerimizin dayandığı topraklara hiç benzemeyen bir evrende yaşamaya zorlanıyoruz: hepimiz başka diller, başka ağızlar, başka işaretler öğrenmek zorundayız; hepimiz çocukluğumuzdan beri hayal ettiğimiz biçimiyle kimliğimizin tehdit altında olduğu izlenimine kapılıyoruz.
Ölümcül Kimlikler Aamin Maalouf'un "Ölümcül Kimlikler" kitabının dilini üst düzey buldum .Çünkü tarihi sosyolojik vs .bir çok öğeyi içinde barındırıyor . Özellikle tarihi anlamdaki eksikliklerim her noktada asgari düzeyde bir bilgi taraması yapmama neden oldu. Maalouf'un ölümcül kimlikler de vurguladığı temel noktalardan birinden
Demokrasiden söz edebilmek için fikir tartışmasını göreli bir huzur ortamında gerçekleşmesi gerekir ; bir oylamanın anlamlı olabilmesi içinse özgür ifade sayılabilecek tek şey olan görüş oyununu , otomatik oyun , etnik oyun , fanatik oyun , kimlik oyunun yerini alması gerekir . Cemaatlere dayanan ya da ırkçı ya da otoriter bir mantık içine girildiği an , dünyanın her yerinde demokratların rolü artık çoğunluğun tercihlerini en ön plana çıkarmak değil , gerekirse çoğunluk kuralına, ezilenlerin haklarına saygı duyulmasını sağlamak olmalıdır.
Çoğunluluk yasası her zaman demokrasiyle , özgürlükle ve eşitlikle eş anlamlı olmuyor ; kimi zaman zorbalıkla , köleleştirilmeyle ve ayrımcılıkla eş anlamlı oluyor.
Kendine laik diyen bir devletin uyruklarından Bazılarını " Müslüman, Fransız " sıfatıyla tanımlamasını ve sadece kendi dininden başka bir dine mensup oldukları için de bazı haklarından yoksun bırakmasını anlamış değilim...
Din özel ve mutlak olmaya çağrılıdır , dil öyle değildir. İnsan İbraniceyi , Arapçayı , İtalyancayı ve İsveççeyi aynı zamanda kullanabilir ama aynı zamand Musevi , Müslüman, Katolik ve Protestan olamaz .
Gene İsrailliler bugün bir ulus oluşturmuşlarsa, bunun tek nedeni, ne kadar güçlü olursa olsun, onları birleştiren din bağı değildir, kendilerini modern İbranice sayesinde gerçek bir ulusal dille donatmayı başarmış olmalarıdır, kırk yıl İsrail'de kalıp da sinagoga adımını asla atmamış bir kişi bir anda toplum dışına atılmayacaktır; orada kırk yıl yaşayıp da İbraniceyi öğrenmek istemeyen birisi içinse aynı şey söylenemez. Bu, dünyanın her yerindeki birçok ülkede geçerlidir ve bir insanın dinsiz yaşayabileceğini ama herhangi bir dili olmadan kesinlikle yaşayamayacağını görmek için uzun ispatlamalara gerek yoktur.
uzun bir hoşgörüsüzlük geleneği olan, "Ötek i y l e yan yana yaşamaktan her zaman rahatsızlık duymuş olan Hıristiyan Batı ifade özgürlüğüne saygılı toplumlar ortaya çıkarabilmişken, uzun zaman yan yana birlikteliği uygulamış olan Müslüman dünyası neden artık fanatizmin kalesi olarak görülüyor?