Okunmasa hiçbir şey kaybedilecek kitap değil ama epey ince zaman kaybı yaratmadan eğlendiriyor. Kitabın etrafında şekillendiği; kadın-erkek ilişkileri ve yasak elmanın ahlaki boyutu esas konuları son derece yüzeysel şekilde ele alınmış. 20 yaşından büyük bir okur zaten bu en temel soruları ve farkındalıkları muhtemelen çoktan geçmiştir.
Her ne kadar nüktedan bir üslup benimsenmişse de ben "sıkı laf ahbapp" veya "topukluyorum burdan" şeklinde konuşan bi Adem ile Havva'yı zihnimde oturtamadım. Kendine benzeyen ilk varlığı yani Havva'nın insan olduğunu anlamayıp bir çeşit hayvan olabileceğini düşünecek kadar ilkel bir Adem'in, bilimsel konular hakkında konuşması, mesela zooloji diye bi kelime kullanması bana göre mantıksızlıklardan biriydi. Bunun yanında yeni varlıklara isim verirken ismin adeta ilham olunması, Kuranda da geçen Adem'e yeryüzünde ve tüm zamanlarda var olan bilgilerin önceden öğretilmesi olgusuna bir gönderme gibi duruyor.
Kitabın son bölümü olan şeytanın pasajı kitabın tamamında hakim olmasını dilediğim düşündürücü ve üslup olarak da en etkileyici kısım idi. Özellikle sonda ölümün yeryüzüne inmesi, insanın Habil'in ölümü üzerine ölümün varlığı ile tanışması, bunu bir türlü anlamlandıramaması etkileyici unsurlardan biriydi. Konu ilgi çekici olsa da biraz eksik kalmış. Can yayınları diğer yayınevlerine nazaran kitabı nasıl bu kadar kısa tutmuş onu da pek anlamış değilim.