Aslında hangisi hangisinden çıkmaktadır? Madde bilinçten mi, yoksa bilinç maddeden mi? Hangisi asil­ dir, ruh mu, doğa mı? Filozoflar en eski çağlardan be­ ri bunu tartışagelmişlerdir. Bu sorun bütün öteki fel­ sefî sorunların anahtarıdır. Filozoflar iki kampa ayrıl­ mışlardır: doğayı, maddî dünyayı bilincin, —maddî dünyadan, doğadan bağımsız olduğunu savundukları— ruhun ürünü sayanlar idealist kampı oluşturmuşlardır; bilinci, ruhu maddî dünyanın, doğanın ürünü sayanlar ise materyalist kampı oluşturmuşlardır. Engels, bilinç ile maddî dünya arasındaki ilişki sorununun bir bü­ tün olarak felsefenin en büyük temel sorunu olduğu­ nu söylemiş, bunun aynı zamanda bilincin dünyayı doğ­ ru ve gerçeğe uygun olarak yansıtıp yansıtamayacağı sorununu da içerdiğini ileri sürmüştü.
Günlerim ya Mustafa’nın defnedildiği mezarlıkta, ya da Efendimizin (a.s.m.) mescidinde geçiyordu. Artık kendi kendime, bu iki dünya arasında ömrümü geçirmek için karar almıştım. Benim evim, yurdum ve dünyam burası olacaktı. Mustafa’nın yanından bir saniye bile ayrılmayacaktım. Ama Mustafa’dan gelen mesaj her şeyi altüst etmişti. O gün yine
Reklam
Dünyevi musibetlerde hem sevinilmesi hem de şükredilmesi lazım gelen beş yön vardır. Birincisi, isabet eden musibet, şimdi olduğundan daha büyük de olabilirdi. İkincisi, kişinin dünya hayatına isabet eden musibet, onun dinî hayatına gelmiş de olabilirdi. Zira dine gelen musibetlerin bedeli, dünya musibetlerine göre kıyas kaldırmayacak kadar ağırdır. Üçüncüsü, musibetler çoğunlukla günahların karşılığı olduğu için bu karşılık dünyada verilmediği takdirde âhirette verilecekti ve karşılanması, tahammül edilmesi daha zor olacaktı. Dördüncüsü, musibetler günahların karşılığı ve cezası olarak gelmemişse o zaman da sevap kazandırmak için gelmişlerdir. Musibetlerin âhirette önemli karşılıkları olduğu önceden bildirilmiştir. Beşincisi, kişiyi Allah'ın rızasına eriştiren ameller iki çeşittir. Bunlardan birisi taat ve ibadetlerdir. Diğeri de sabırla karşılanan hastalıklar ve musibetlerdir
Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki: «Mü'min bir erkek hanımına hanımı da kendisine baktığı zaman Allah onların her ikisine de rahmet nazarı ile bakar. Erkek karısının elini tuttuğu zaman ise her ikisinin günahları da parmaklarından dökülür.» Damat ve gelin el sıkıştıktan sonra kendilerini böyle temiz hayata kavuşturan Allah'ın rızasını kazanmak üzere iki rek'at nafile namaz kılarlar. Namazın sonunda dünya ve ahiret selâmeti için dua ve niyazda bulunurlar ve Allah'tan kendilerine hayırlı bir evlat ihsan etmesini isterler. O anda duaların kabule en yakın olduğu bir zaman olduğu için bütün ümmeti Muhammed'in selâmeti ve dini mübinin, İslâmın muzaffer olması için dua ve niyazda bulunmayı unutmamalıdır.
... +162
Doğduğumuz gün bize uygun görülerek yakıştırılan bir isim, bizim kimliğimizi yansıtır mı?
Sayfa 43 - Nesil Yayınları - 2. BaskıKitabı okuyor
Bu topraklarda yaşayan insanların her türlü imkâna sahip oluşuna imrenir hâlde yaşarken, bu topraklarda nasıl oluyordu da Müslümanım demekten utanabilen bir nesil yetişebiliyordu?
Sayfa 43 - Nesil Yayınları - 2. BaskıKitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.