Zarifoğlu'nun şiirlerini incelediğimizde, ilk dikkat çeken nokta, onun dil ve anlatımındaki özgünlüktür. Dilin sınırlarını zorlayarak, kelimeler aracılığıyla okura derin anlamlar iletmeyi başarır. Şiirlerinde sıkça karşılaşılan sembolizm ve imgeler, okuyucuyu derin bir düşünceye ve duygusal bir yolculuğa çıkarır.
Ayrıca, Zarifoğlu'nun eserlerinde sıklıkla yer alan doğa ve aşk temaları da önemlidir. Doğanın güzellikleriyle insan duygularının derinliklerini harmanlayarak, okuyucuya evrensel bir duygu deneyimi sunar. Aşk ise, onun şiirlerinde hem dünyevi hem de manevi bir boyutta ele alınır. Bu temalar, insanın varoluşsal sorularını sorgulamasına ve içsel bir yolculuğa çıkmasına olanak tanır.
Zarifoğlu'nun şiirlerindeki mistik ve dini motifler de dikkat çeker. İslam düşüncesinden beslenen ve tasavvufi bir derinlik taşıyan bu motifler, okuyucuya manevi bir zenginlik sunar. Zarifoğlu, bu motifleri kullanarak, okuyucuyu varlık ve yokluk, ölüm ve sonsuzluk gibi evrensel konular üzerine düşünmeye yönlendirir.
"'Arı bir genç kızın aşkını kazanmak, ona aşkın garip gizemini ilk gösteren insan olmak, büyük bir mutluluktur elbet, ama dünyanın en basit şeyidir. Saldırılara alışmamış bir yüreği fethetmek, savunmasız, açık bir kente girmektir. Görgü, görev duygusu, aile çok güçlü bekçilerdir, ama sevdiği adamın ağzından doğanın ilk aşk öğütlerini, arı oldukları kadar da ateşli olan ilk aşk öğütlerini verdiği on altı yaşında bir kızın aldatamayacağı kadar uyanık bekçi yoktur.'"
Yazarın ilk romanı olan Koleksiyoncu, birçok yayınevinden geri çevrilse de yayımlandıktan sonra yankı uyandırmış başarılı bir psikolojik gerilim romanı.
Kelebek koleksiyonculuğu yapan özgüvensiz, asosyal, saplantılı bir adam olan Frederick'in resim öğrencisi Miranda’ya olan karşılıksız aşkı yüzünden yaptıklarını konu ediniyor roman. Sevgiye
Hiç görüşmediğin halde yıllarca devam edebiliyorsa bu, aşktır. İlk görüşte aşk, belki bin kişiden bir kişiye nasip olur. Ama o aşktır, geçmiyorsa. Ve bu devam ediyorsa, ve onun haberi olmadığı halde devam ediyorsa. Aşk hani dedik ya görmedin hiç ama devam ediyor yıllarca. Gördün ama aynı zamanda zadar gördün. Aynı zamanda senin, ona olan ilginin, sevginin, aşkının mukabelesini görmüyorsun. Hiç önemi yok. O aşk devam eder. Cefa görsen de devam eder. Öyleyse kandırma kendini ilk görüşte aşık olup yıllarca daha yakın olma ümidiyle baktığın birine neden uzak duruyorsun?
Sevdiğimiz kişinin artık bizimle sevgi sellerine kapılmadığını, ilk zamanların aşk itiraflarına katılmadığını görüp gözyaşı döksek de asıl daha da acısı, bizde kaybettiklerini başkalarında bulması olur.