Kahveyi de biz götürmüşüz oraya
Viyana kuşatmasından dönen Türkler arkalarında çuvallarca kahve bırakırlar. Bunun ne olduğunu anlamayan Avrupalı, bir Arap tüccar sayesinde gerçeği öğrenir ve kalan kahvelerle bir kahve dükkanı açar adı da Mavi Şişe'dir! O hikaye oradan Kaliforniya'ya uzar gider. Daha sonra Türkler Avrupa'dan gitti diye hilal şeklinde çörek yapıp yerler ve adına da kruvasan derler.
Birdenbire olur her şey, bir Muştu gibi iner gün Senli bir Pencereye,Umudun çiçeği açar ve ben senle açarım gözlerimi Şafağa...
Sayfa 79 - Az kitap
Reklam
"Bir DNA nükleotidindeki değişiklik, söz konusu DNA şifresinde var olan proteinin tek bir aminoasidinde değişikliğe yol açar. Avrupa asıllı insanların alyuvar hücreleri aşağı yukarı küresel biçimde iken Afrika asıllı insanların alyuvarları oral ya da hilal biçimindedir."
Hilalden bir neşter.
Ramazan, hidayete ermek için, şu kırk yıllık dinimizi yeniden duymak, duyumsamak ve dinin çekirdeğindeki deruni tecrübeye uyanmak için ortamıza doğuyor. O incecik hilal bir neşterdir. Nefste çizikler açar, kötü kanı ve müzmin iltihabı günlerce akıtır. Oradan doğan boşluğa dolunay aydınlığı konacaktır.
Sayfa 137Kitabı okudu
Harese nedir bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir.Bildiğin o hırs , haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir.Harese şudur evladım:Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden , aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani.Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır
SAFİYE ALİ KİMDİR? 1891 yılında İstanbul’da dünyaya gözlerini açar. 6 kişilik ailenin en küçük ve en zeki kız çocuğudur. Amerikan Kız Kolejinde okurken Balkan savaşından getirilen yaralıları tedavi eder. Lise bitince doktor olmaya karar verir. Fakat hangi kapıyı çalsa ‘’Tıp Fakültesine kadın öğrenci alamayız’’ sözüyle karşılaşır. Kafaya koymuştur bir kere doktor olacaktır. Maddi imkansızlıklara rağmen Almanya’ya Tıp okumaya gider. Açlık ve sefaletin en dibini görür. Günlüğünde şu not vardır; ‘’Çöpten çıkarıp geceleri yediğim ekmek hiç ağrıma gitmiyor. Ülkemde tıp fakültesi varken buralarda olmam daha çok ağrıma gidiyor. Ne olursa olsun ülkeme doktor olarak döneceğim.’’ Dediğini yapar ve okulunu derece ile bitirip ülkesine doktor olarak döner. Cağaloğlu’nda ilk muayenehanesini açar fakat kadın olduğu için ilk zamanlar kimse gelmez. Halbuki kadın ve çocuk hastalıkları doktorudur. Aşağılamalara, dışlamalara ve hakaretlere aldırmadan, pes etmeden devam eder. Fakir ailelerin kadınlarını ve çocuklarını evlerinde ücretsiz tedavi eder. Eline geçen ilk parayla süt ve bakım evi açar. Hasta ve zayıf çocuklar için Hilal-i Ahmer muayenehanesini kurar. Direnerek, kadınların tıp fakültesine alınmalarını sağlar. Ülkenin tıp eğitimi veren ilk kadını olur. Vücudu kendisinden önce pes eder; kansere yakalanır. Almanya’ya gönderilir. Almanya’da tıp eğitimi aldığı hastanede ılık bir bahar günü hayata gözlerini yumarken şu sözleri söyler; “Kadınlar size emanet… “ Bu yüce kadın Safiye Ali’dir..🧭
Reklam
112 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.