ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Devleti zayıf duruma Batılılar getirmişti, güya kurtaracak olanlar da onlardı. Bu durum gösteriyordu ki bir nevi sizden aldıklarımızı size geri vereceğiz ancak bir şartla. Bu şart da Batı ne diyorsa sorgusuz sualsiz yerine getirilecekti. Böylece sözde ülke kalkınacak Batıda bundan nemalanacaktı.
Sayfa 28 - Selis Kitaplar YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Dünya'da hiçbir şey tamam ve mükemmel değildir. Yaradan'la yaratılmışı karıştırmamalı. İnsan ruhundaki özlemenin son hedefi ancak Yaradan olmak gerektir. Bir gencin olgunluk yolunda atacağı ilk üç adım: Sevmek, inanmak ve aldanmaktır. Bu aldanmadan sonra genç insan bir kriz geçirir. Fakat bu buhran da geçer. Ruh, artık bu defa fani şeylere bağlanmaz. Tanrı'ya döner. Din, iman, prensip, ideal ne dersen de. Her halde sarsılmaz bir temel; bir temel ki derinliklere saplanan bir demir gibidir. Şamandıra rüzgarla beraber her tarafa döner ama bağlı olduğu yerden şaşmaz.
Sayfa 139 - Kubbealtı YayınlarıKitabı okudu
Eşitlik yetmez hakkaniyeti hedefleyin
'Finlandiya rüyası şuydu: Ailevi, sosyal veya kişisel şartları ne olursa olsun tüm çocuklar için her mahallede iyi bir okul. İyi eğitimli bir kadroya sahip iyi bir ilkokula erişimi garanti altına almak, o dönemde Finlandiya' da hem insan haklarına dair meselelerin hem de ekonomik sorunların üzerine gitmek için olmazsa olmaz bir adımdı. O zamanlar nispeten yoksul, tarıma dayalı küçük bir ülke olan Finlandiya'da toplumsal bütünlüğü, demokrasiyi ve refahı sağlamanın en iyi yolu, tüm çocukları eşit ve iyi bir şekilde eğitmekti. Finlandiyalılar, 1966 yılında yayınlanan "Eğitimde Firsat Eşitliği" başlıklı Coleman raporuna büyük önem verdiler: bu rapora göre öğrencilerin akademik başarısı okudukları okulların kalitesinden ziyade okulun toplumsal bileşimi ve öğrencilerin ailevi şartlarıyla ilgiliydi. Finlandiyalı eğitimciler ve siyasetçiler de şu sonuca vardı: Okullar, çocukların eğitimde izleyecekleri yolu ve geleceğe dair beklentilerini etkiliyorsa eğer, o halde çocukların her gün evden okula taşıdıkları eşitsizliklerle baş edebilecek kapasiteye sahip olmalılar. Tüm okullar, tek tek her ögrencinin sağlığı, beslenmesi ve mutluluğunun yanı sıra, sosyoekonomik koşulların sebep olduğu eğitim eşitsizlikleriyle de sistematik bir şekilde ilgilenmeli.
80 syf.
8/10 puan verdi
Erdemli ölüm
SENECA bu kitabında Stoacılık düşüncesini mutlu ve sadece saçlarınmızı ağartmadıığımız yıllara nasıl nüfuz ettireceğimizi bizimle paylaşmıştır. Stoaccılık bildiğimiz gibi kişinin kendi doğasıyla uyumlu yaşamasını öğütler. Seneca da bu düşüncenin daimi savunucularından biridir. Seneca çoğu zaman etrafından veya halktan paylaştığı bu düşünceleri
Mutlu Yaşam Üzerine – Yaşamın Kısalığı Üzerine
Mutlu Yaşam Üzerine – Yaşamın Kısalığı ÜzerineSeneca · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20247,7bin okunma
“Sana bir öykü anlatacağım,” dedi Zedka. “Çok güçlü bir büyücü, bütün bir ülkeyi yok etmek ister, o ülke halkından herkesin su çektiği bir kuyuya sihirli bir madde atar. Kuyunun suyunu kim içerse. “Ertesi sabah, herkes kuyudan su çekip içer, hepsi de delirir. Yalnızca kraliyet ailesi, kendilerine ait özel bir kuyudan su çektiklerinden, sihirbaz da o kuyuyu zehirlemeyi beceremediğinden, delirmezler. Tabii kral çok kaygılanır, halkının sağlığını ve güvenliğini sağlamak için bir dizi emir verir. Ancak polisler ve müfettişler de halkın içtiği sudan içmiş olduklarından, kralın emirlerini saçma bulur, uygulamazlar. “Ülkede yaşayanlar kralın emirlerini duyduklarında onun çıldırdığına inanırlar, hep birlikte şatosunun önünde toplanıp tacını ve tahtını bırakması için gösteriler yaparlar. Umutsuzluk içindeki kral tahtından inmeye hazırlanırken kraliçe ona engel olarak der ki 'Gel, biz de o kuyunun suyundan içelim, o zaman biz de onlar gibi oluruz.’ “Ve öyle yaparlar: Kral ile kraliçe de cinnet suyunu içip ânında saçma sapan konuşmaya başlarlar. Bu durumda halk taşkınlığından dolayı pişman olur; öyle ya madem kral bu kadar bilgece konuşuyor, onu alaşağı etmenin bir anlamı yoktur. “Ülkede barış ve huzur yeniden hüküm sürer, bu halk komşularından epeyce farklı bir hayat tarzı benimsemiştir, ama kral ölümüne dek ülkesini yönetebilmiştir.” ....bu maddeyi içeren ilaçların kronikleşen depresyonumu geçirmesini istemekle birlikte, deliliğim devam etsin istiyorum; yaşamımı başkalarının istediği gibi değil de kendi hayallerime uygun biçimde sürdüreyim....
Reklam
1.000 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.