**İşgal güçleri mağlup edilip Cumhuriyet kurulduktan sonra, Atatürk bir gün, kitaplarını Ankara'dan İstanbul'a taşımak ister... Kütüphanecisi Nuri Ulusu'nun kitapları karton kutulara koyduğunu görünce, askerlere iki tane cephane sandığı getirtir... Nuri Ulusu şaşkınlık içindeyken kütüphanede Atatürk'ün sesi duyulur: '' Savaşta bu sandıklarla cephane taşıdık... Şimdi o savaş bitti, yen, savaşımız başlıyor...
O da kültür ve sanat savaşımızdır. Cephane taşıdığımız sandıkları kitaplarımı koy, cephanenin yerini artık kitaplar alsın.''
Karakarga Yayınları'ndan çıkan muhteşem çizimlerle renklendirilmiş şahane bir Sunay Akın kitabı.
Aslanlı Yol'da, bu cumhuriyet için kıymetli olan nice olaylara öyle ince öyle sade değinmiş ki. Bence her yaştan kişiye hitap eden ve herkesin bildiği bu kıymetli anları tekrar hatırlaması açısından okunması gereken bir kitap. Atatürk ile ilgili anekdotlar, Afife Jale, Sabiha Ziya, Hasan Ali Yücel..
Çok kısa, tadı damağınızda kalacak ama bence kütüphanelerimizde Atatürk köşemizde yer alması gereken bir eser.
Cumhuriyet'in kurucusu Ulu Önder Atatürk ve bu uğurda mücadele eden tüm atalara tüm kadınlara bir kez daha selam olsun.
Buradaki insanlar dünyayı yasaklar dünyası haline getirmişlerdi. Katlanılmaz bir ketlemeler zinciri... Her şey ayıp, her şey günah... Ayıplanma, toplumca dışlanma korkusu yapışmıştı ruhuma ve onca yıldan sonra atamamıştım içimden. Bilinçaltımda hüküm süren yasakların çoğu, köklerini bu evden alıyorlardı. Böyle bir ortamdan nasıl bir roman yaşanmışlığı çıkardı? Nasıl gelişebilirdi insanların ince duyarlılıkları? Ruhsal derinliği, düşünsel çeşitliliği gelişmemiş bir toplumda nasıl bekleyebilirdik ki iyi romanlar?
“Asıl yetim, anneden babadan ayrı olan değil, ilimden ve ahlaktan yoksun olanlardır.”
“Güzel bir gülü, güzel bir geceyi, güzel bir dostu herkes ister. Önemli olan gülü dikeniyle, geceyi gizemiyle, dostu tüm derdiyle sevebilmektir.” (Ş.T)
“Her şerde yoktu kötülük, bazen iyilik şerle gelendi.”
“Sevmeye layık olmayanı hatırlayarak değerli etme!
Erselik Çiçek
eve giriyorum bu her şey değil
yakamda kocaman bir günebakan
alıyor o çiçeği verip aynayı
öptükçe öpüyorum dudaklarından
gülüyor ağzında bir aslanağzı
kuşanıyorum denizi bu da bir şey mi
beynimde bile o hınzır şeytan
uyanırken mersin’i nasıl bir sabah
onun da ağzında bir aslanağzı
öperken öpmeyi dudak dudaklarından
ağzımda gülüyor Ülker’in ağzı
Özdemir İnce
Bir göz yanılması baktığımızı görememek insanın hayatını mahveder mi? Hele ki vicdan yükü ağırdır. Susturmak istediğin kalbin ise…
Bir yanlış anlamayla başlayan olaylar bizim iki deli fişeğimizi nerdeyse uçurumun kenarına getirdi… ee bizim de yürekler ağzımızda tabi… Ah Cem, Ecem’in yüreğinin kapanmayan yarasısın sen. Bu nasıl bir acı çekiş nasıl