Halkı bilinçlendirmenin yolu demokrasiden geçiyor.
Sayfa 197
Bizim "bey takımı" devlet mekanizması ile bütünleşmiş, bunun sonucu olarak halktan kopmuş; gerçekleri dürbünün ters yanı ile görür hale gelmiştir. Ama devleti elinde tuttuğu için, her şeyi zorla yaptırabileceğini sanan, tepeden inmeci "ceberrut" bir "sınıf" haline gelmiştir.
Sayfa 183
Reklam
Marks'ın felsefesi, yabancılaşmadan kurtularak, insanın evrensel varlığını, evrenselce bulması, özgürlüğüne kavuşması için tarih boyunca verdiği ve vereceği savaşımın sistemleştirilmiş öyküsüdür.
Sayfa 144
Hegel, diyalektiğin yasalarını akıldan üretti. Aklın yerine maddeyi koyarsak her şey yoluna girer, demek sorunu çözmez.
Sayfa 138
Doğanın hareketi "yadsımanın yadsıması" biçiminde mi oluşuyor? Sorun budur ve bunun yanıtını ancak pozitif bilimler verir. Kuşkusuz Hegel'in idealist sistemi içinde buna bir engel yoktur. Çünkü burada hareket "düşün"ün hareketidir. "Düşün" kendisini yadsıyarak "olgu"ya dönüşüyor; "olgu" kendisini yadsıyarak yeniden "düşün"e dönüşüyor.. Düşün dünyasında bu gibi oyunlara engel yoktur. Sözkonusu olan hareket "düşün"ün, kavramların hareketidir. Yani gerçek değildir. Bu sınırlar içerisinde Hegel'in felsefesi tutarlıdır.
Sayfa 100
Osmanlı düzeninde başlıca üretim aracı olan toprak, Beytülamel'e yani hazineye aitti. Beylik sözcüğü hala kullanılıyor. Devlete ait demek, bilindiği gibi. Ayrıca loncalar ve çarşı da devletin sıkı denetimi altındaydı. Osmanlı'da egemen sınıf, bey takımı idi; başkası yoktu. Osmanlı, toplumu iki sınıfa ayırmıştır: Havas-Avam. "Havas", kendisini halktan ayrı ve üstün gören seçkinler sınıfı, "Avam", aşağı görülen halk. Beylerin gözünde ayak takımı, yani emekçiler.
Sayfa 26
Reklam
119 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.