EDEBE RİÂYET
“Bir gece vakti uyumak için yattım, ayaklarımı da uzattım. Birden ses işittim. “Ey Bâyezid! Pâdişahın huzûrunda da böyle ayak uzatabilir misin?” diye seslendiler. Derhâl ayaklarımı topladım.” diyor Bayezid-i Bestamî. İmanı bu noktaya erdirince “Sultânü’l-ârifîn” diye anılıyor olsa gerek insan.
CENÂB-I HAK NEFSE DEMİŞ Kİ...
"Hadisin rivayetlerinde var ki: Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: "Ben neyim, sen nesin?" Nefis demiş: "Ben benim, sen sensin" Azab vermiş, cehenneme atmış, yine sormuş. Yine demiş: "ENE ENE; ENTE ENTE". Hangi nevi azabı vermiş, enâniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azab vermiş. Yani aç bırakmış. Yine sormuş:
Sayfa 294 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Reklam
Karşıma ne kadar da çok vazgeçmek bırakmakla alakalı şey çıkıyor. Çok değil daha 50 yıl önceki edebiyat bile vazgeçilememezlik üzerine kuruluydu. Ne oldu da insanlar artık vazgeçmeyi bırakmayı terk etmeyi iyileşme denen tuhaf hali üstün gördü. Hatta başarılı olmayı burada bile görüyoruz. En kısa sürede bırakabilene, acısını çekmeden atlatma
4.cilt
849. Ebû Hüreyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız.”  Müslim, îmân 93. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb
Sayfa 413Kitabı okudu
68/Kalem Suresi
17. Kuşkusuz Biz onları belalandırdık. Tıpkı, bahçelerinin ürünlerini sabah erkenden toplayacaklarına dair sözleşen bahçe sahiplerini belalandırdığımız gibi. 18. Bir istisna da yapmıyorlardı. 19. Fakat onlar daha uyanmadan, Rabb'in tarafından bir dolaşan onun üzerinde dolaştı. 20. Böylece, bahçeleri, üzerinde hiç ekin olmayan kara toprak gibi
Sadık Krallığı'nın halkı şaşkınlığa uğramıştı, herke­sin gönlünde sevinç vardı. Bir gün, yaşlılar ve gençler gelip kralın kulesini sar­ dılar ve seslendiler ona. O, bir elinde taeı, bir elinde asası, merdivenlerden indi. Şöyle dedi onlara: "Şimdi ne bekliyorsunuz benden? Bakın, taşımanı istediğiniz şeyi size geri veriyorum." Ama onlar "Hayır, hayır!" diye bağrıştılar, "Siz bizim meşru kralımızsınız. Ülkeyi engereklerden temiz­lediniz ve kurtları yok ettiniz; biz de size şükranlarımızı sunmaya geldik. Taç görkemiyle sizindir, asa şerefiyle sizindir." Kral, bunun üzerine şöyle dedi: "Hayır, ben değil. Siz kendiniz kralsınız. Siz beni zayıf ve kötü yönetici olarak gördüğünüzde, siz kendiniz zayıf ve kötü yöne­ ticilerdiniz. Şimdi, ülkenin durumu iyi, çünkü sizin ira­ deniz böyle. Ben hepinizin zihnindeki bir düşünceyim sadece, sadece sizin eylemlerinizde varım. Gerçekte, yönetici olarak böyle bir kimse yok. Sadece, kendilerini yönetmek üzere yönetilenler var.
Sayfa 17 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
842 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.