"Benim öfkemi kabartan, bizim Marksistlerimizin, Batı'da neyin niçin yapıldığını bilmeden memleketimizde de aynı şeylerin yapılmasını istemeğe kalkmalarıdır. 'Toprak dağıtılsın' deniyor. Dağıtılacak olan toprak, kimin toprağıdır bir kere... Bizimkilere sorarsan, "ağaların toprağı" derler hiç duraksamadan. Oysa bizde toprakların büyük bölümü devlettedir. İnandıkları ideolojiye göre, devlet'de olması gereken bir şeyi 'dağıtalım' demek, ya ideolojiden habersiz olmak, ya da neyin niçin yapıldığını bilmemektedir." "Batı'da toprak, soyluların elindeydi. Soyluları zayıf düşürmek, hem Burjuva'nın, hem işçi kesiminin işine geliyordu. İkisi ağızbirliği ettiler ve soyluların elindeki toprakları köylüye dağıtmanın yolunu buldular. Batı toplumunun dengesi böyle kurulmuştur."
Sayfa 47 - Emre Yayınları, 1995, 2. Baskı, Kemal Tahir'in Öfkesi, 21 Şubat 1961Kitabı okudu
"Büyük kitaplı dinde mülkiyetin reddi, İslamiyette sınırlı benimsenmesi, kişinin tutumunu etkilediğinden başka, devleti de bir yerde etkilemiş gibime geliyor. Çünkü bakıyorum; kitaplı dinlerden önce kurulan uygarlıklarda büyük sulama tesisleri yapılıyor, su yolları açılıyor, sellere karşı barajlar kuruluyor... Bütün bu söylediklerim, bugün yapılan kazılarda ortaya çıkmakta... Fakat kitaplı dinlerden sonra büyük sulama tesisleri, koruma barajları hemen hiç göze çarpmıyor. İşte Mezopotamya denilen coğrafya parçası... Buralara Yahudilik yerleşmeden önce, büyük masraflarla meydana konmuş su yolları, sel barajları var... Bunlar zamanla harap olmuş, yıkılmış ama yenileri yapılmamış. Hem de bu topraklar üstünde Arap İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu gibi iki uygarlık yaşamışken... Neden bu uygarlıklar toprağa yatırım yapmamışlar?.. Çünkü yatırımın geri alınması uzun yıllara bağlı... Sanıyorum, 'Madem benim değil, madem yalnız ondan faydalanma hakkı benim, öyleyse, ben faydalandığım kadar faydalanayım, Allah kendi topraklarını korusun' gibi bir düşünce, devletin başındakileri bile etkisi altında tutmuş!.. Bunu araştırmak gerekir."
Sayfa 46 - Emre Yayınları, 1995, 2. Baskı, Kemal Tahir'in Öfkesi, 21 Şubat 1961Kitabı okudu
Reklam
"Kitaplı dinlerin ilki olan Yahudiliğe gelince, orada da mülkiyet hakkı yalnız Allah'ındır. O kadar ki, yahudi dilinde özel mülkiyeti belirleyen bir kelime bile hâlâ yoktur. Mirastan düşen varlığa "Naşlah" derler. Özel mülkiyet için başka bir kaynak gösterilmez." "Böyle olunca mülkiyet fikri nasıl doğacak?.. Hele yaşayıp yerleşecek ve Batıda olduğu gibi uğrunda dövüşülen bir varlık haline gelecek?.. Doğuda, taşıtlı mal mülkiyeti vardır, ama taşıtsız mal mülkiyeti hemen hiç olmamıştır. Bunu, ahlak, gelenek ve din gibi üç sağlam müessese kurmuş ve korumuştur."
Sayfa 46 - Emre Yayınları, 1995, 2. Baskı, Kemal Tahir'in Öfkesi, 21 Şubat 1961Kitabı okudu
"Doğu insanına gelince, durum büsbütün değişiktir. Bir kere, 'Yeryüzünde ne var, ne yoksa hepsi Allah'ındır'(*) İslamın kutsal kitabı Kur'an, böyle söylemektedir. İslamiyetten önceki dinlerde de bu fikir temel olarak alınmıştır. Hıristiyanlık, mülkiyeti temelinden reddettiği gibi, ticareti de en büyük günah sayarak suçlar... Eski İncil metinleri bunu açıkça gösteriyor. Yüzyıllar sonra İslamiyet, orijinal bir sosyal ünite ortaya koyarak ticareti günah olmaktan çıkarması üzerine 13üncü yüzyılda Tomas D'aqin, İslamiyetin özel mülkiyeti meşrulaştırmasını Hıristiyanlığa taşıyarak bir reform ortaya çıkarmış ve "Kilise Kanunlan"nın içine almıştır. Yoksa İslamiyetin bu kurtarıcı fikri olmasa, Hıristiyanlık günümüze kadar belki ortaçağ karanlığını çeşitleyerek sürükleyecekti. Eğer Tomas D'aqin'in bu fikir aşısı olmasa, Roma hukukunda kutsallaşan mülkiyet hakkı da rafa kaldırılacaktı, belki..." (*) Kur'an: 4/126
Sayfa 45 - Emre Yayınları, 1995, 2. Baskı, Kemal Tahir'in Öfkesi, 21 Şubat 1961Kitabı okudu
"Batı insanı, Roma hukukundan gelen 'Mülkiyet' fikri ile bin yılı aşkın bir süre içiçe yaşamıştır. Kilise ve Devlet, elele verip mülkiyet hakkını kutsamış, böylece mülkiyetin sağlamlığına dayanan, tapu'nun ölümsüzlüğüne inanan bir insan türü ortaya çıkmıştır. Bu insanların, kilisenin af beratlarını satın almaları, tapunun tartışmasız geçerliğine inanmalarından kaynaklanmıyor mu?.."
Sayfa 45 - Emre Yayınları, 1995, 2. Baskı, Kemal Tahir'in Öfkesi, 21 Şubat 1961Kitabı okudu
"Bir kere sen, neye dayanarak toprak veriyorsun?.. Devlete dayanarak... Sen kimsin?.. İktidar olmuş bir parti... Ya yarın ağadan yana bir parti iktidar olur da senin verdiğini benim elimden almaya kalkarsa, n'olcak?.. Ben seni o zaman nerede bulayım!.. Sen bi başına padişah olsan, kral olsan, gücünü kendinden alsan yani, o zaman belki verdiğine bu halkı inandırabilirsin... Ama hem çok partili sistemde yaşayacaksın, hem elin toprağını alıp bana vereceksin, buna inanmak akıl işi değil..."
Sayfa 45 - Emre Yayınları, 1995, 2. Baskı, Kemal Tahir'in Öfkesi, 21 Şubat 1961Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.