İş yerinin yoğun çalışma ortamından biraz olsun sıyrılmak, nefes almak için arkadaşımla beraber bahçeye indik. O sigara ile nefes alacak bense onun yüzündeki rahatlamayı görerek kendime telkinlerde bulunacaktım. Çıktık dışarı. Hava oldukça kasvetliydi, öğlen olmasına mukabil insanda, akşam hissi uyandırıyordu. Havadan sudan muhabbetlere daldık.
Çok sert bir kitaptı. Sanki her sözcüğü kafama atılan bir taş misali tahrip ediciydi. Sistem eleştirisi muazzam, sorun tespitleri muhteşemdi. Çözüm önerisi ise bana biraz ütopik geldi diyebilirim.
Albert Caraco İstanbul'lu Sefarad bir ailenin oğlu. 1919 doğumlu. Hayatı boyunca hep yazmış. Doğduğu topraklardan önce Avrupa'ya sonrasında Güney
Kaç yıl oldu. Yok daha bir, bir buçuk ay galiba. Okuyamama, yazamama, düşünmeme devri. Durakladığım devir. Daha Karlofça gelmedi herhalde. Ne zaman başladı - Evet, o apostroflu adamla. Dos'tmuş, Yaşa'masızmış. Dah'iymiş. Sanmıyorum.
Bitmesi lazım, bitmek lazım. Bitirmem lazım, yazmam lazım yeniden ama nasıl. "Sen hiç bitirmedin ki
Neden bu kadar kötümsersin ?
- sen niye değilsin etrafına bakmıyor musun? en mutlu görünenlere bile..
Bütün bunlar 3 oda 1 mutfak 2 çocuk düşüyle başlıyor.
Sonra ?
Haydi bayanlar baylar bu fırsatı kaçırmayın siz de girin siz de görün üç perdelik dram..
1.kısım : Dağlar dümdüz '
2.kısım : Ne çok tepe '
3.kısım : Ova batak . !