136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 saatte okudu
Geçmiş asla bir ölü değildir. Aslında geçmiş bile değildir*
Harika bir öykü kitabı okudum. Üstelik üzülerek gördüm ki, maalesef bu etkileyici kitabın sitedeki ikinci okuyucusuyum Kesinlikle kaçırılmaması gerektiğini düşündüğüm; 1950ler havasını; eskinin o çok sesli, çok renkli, kesinlikle daha kibar ve daha zengin Türkiye’sini; biraz hüzünlü, ama müthiş gerçekçi bir anlatım ile kelimelere dökmüş Raffi
Konuş Halil Bey Konuş
Konuş Halil Bey KonuşRaffi Kebabcıyan · Aras Yayınları · 20007 okunma
Bakkal Amca
Bedavadan biraz pahalı dedi Hamit amca. Pis bakkal mı diyeceğim adama? Hamit amca diyor tüm mahalle, biliyor hepsi ne mal olduğunu. Yeni getirdiği Çin malı ıvır zıvırları satmaya çalışıyor herkese. Kazıklanmaya en uygun model de benim ona göre. Küçüklükten beri hastayım böyle şeylere ya, kırk yaşında adam, her geçişte takılıyorum buraya. Fıstık
Reklam
"Spor, futbol, satranç, siyaset, tarih ve daha birçok şeyi... hepsini bıraktım. Elbette yürüyüş, koşu ve benzeri sporları yapıyorum. Ancak izleme, dinleme ve benzeri gibi, aktif eylemlilik dışında kalanların hepsinin ekseriyasını bıraktım. F1, NBA, TBL, TSL, ŞL, AL'ler hiçbirini izlemiyorum artık. Ne TV'den ne de yerinden canlı.
Şu an işlerim sebebiyle Antalya'dayım... Ancak Eylül ya da Ekim ortalarına doğru dönebileceğim İstanbul'a.. Benim en büyük hayalim, İstanbul Rize arası yürümek.. Biraz araştırma yaptım 1300 kilometreyi buluyor.. Fakat bu sene geçti artık, Çünkü Yaz mevsimine denk gelmesi gerekiyor, Haziran'ın başlarında çıkıp Temmuz'un sonlarına doğru varabilirim belki.. Dediğim gibi bu sene geçti artık. seneye inşallah...
Kitap ve Kahve Kokusu

Kitap ve Kahve Kokusu

@Kaldion
·
1yıl
Çok eskiden ölümden çok korkardım, bazı sabahlar uyanıp ölüm aklıma geldiğinde, çok büyük sıkıntıya girer "evet hayatın gerçeği bu" derdim fakat bir türlü bunu kabullenemez, beni neyin beklediğini bilmediğim için (o zamanlar zihnimde betimlenen, karanlık bir mezar ve mezarın içinde çırpınan ben) bu beni üzüntü ve hüzne sevk
Küçüklüğümden beri bu şarkıyı çevremde birileri dinlerken duydum ama hiçbir zaman beni etkilemedi. Belki de İstanbul'da hiç bulunmamaktan kaynaklıydı. Şimdi zorlu ve zorunlu sebeplerden dolayı İstanbul'dayım. Belki nostaljiden belki Istanbul ağladığından belki de içinde bulunduğum zorluklardan dolayı, Istanbul ağlıyor ben ağlıyorum. youtu.be/5azO5f2LgGE
O, bunca gayretle, insanüstü çabayla, ufacık bir kasabadan Türkiye'nin dört bir yanına ulaşmaya çalışırken, O'nun en yakınında bulunan karargâh subayı Kurmay Binbaşı Hüsrev Gerede, Havza'dan 7 Haziran 1919 tarihinde Erzurum'a, Kâzım Karabekir Paşa'ya gönderdiği şahsi mektubunda bakın neler yazıyordu: "Pek muhterem efendim, Mustafa Kemal Paşa'nın karargâhında Havza'dayım. İşlerin istihbarata ve siyasiyata ait kısımlarını deruhte etmekteyim. Birkaç güne kadar Amasya'ya gideceğiz. İstanbul'da günden güne elim şekle giren siyasi vaziyet üzüntü verici, ulusal onurumuz hakaret içinde inlerken, ulusal sahada belki hizmet ederim ümidiyle, kemal-i minnet ve şükranla bu görevi kabul ettim. Sağlık durumu nedeniyle alkol kullanmayan Mustafa Kemal Paşa'da yüksek bir medeni cesaret, memlekete bağlılık gördüğümden bu tehlikeli anda, şu millete inşallah büyük hizmetler yapacağı hissi bende uyandı. O yüzden teklifini kabul edip karargâhına katıldım. İzmir olayı, pek elemli bir şekilde sürüp gidiyor. İtalyanlar yayılıyor. Bir manda fikri belki en son kurtuluş çaresi olabilir. Hülasa, biz ne olacağız? Vatanın karşı karşıya bulunduğu zulüm karşısında, her an bu suali kendime soruyorum. Evet, biz ne olacağız?" Mektup, işte böyle bir ümitsizlik içinde sürüp gidiyordu. Ve yazan da Mustafa Kemal'in en yakınında bulunan bir karargâh subayı Hüsrev Gerede'ydi. Açıkçası herkes karamsardır. Mustafa Kemal Paşa hariç!
Sayfa 165
Reklam
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.