Kat'în banyosunda temiz havlu bulunduğundan emin olduktan sonra ona rahatına bakmasını, her ne is- terse sormaya gerek duymadan alabileceğini söyledim. Dürüst olmak gerekirse sormasını da istemiyordum zaten. Ona televizyon kumandasını nasıl kullanacağını anlattım çünkü biraz karmaşıktı. Eğer e-postalarına filan bakmak isterse çalışma odamdaki
''..Çok ilginç değil mi.? Güçsüz olan bir araya gelerek, asli olan mekanizmayı darmadağın ediyor.
Milli irade denilen şey, birkaç kanaat önderinin, kendi arkasına taktığı ve iradelerini kendisine tahvil etmiş olduğu kitleye, ne derse o'dur. Çünkü bu geniş kitle zaten, bir hayata irade koyamamış olan bireylerden oluşmaktadır.
Bu kitap'ı okurken Nova'nın ne kadar da boşluğa düştüğünü ve kendini, ne yapması gerektiğini kaybettiğini gördük. Ayzer'e olan sinirim ve nefretim daha da arttı, tamam krallığı için yaptı ama güç delisi olup ihanetlerine devam ettiğini düşündüm.
Ama Ayzer'in ne kadar güçlendiğini İsha olabilecek kadar güçlü olabileceğini
Daha önce hiçbir ayak izinin olmadığı, kimsenin gitmediği ıssız yoldan gitmek cesaret gerektirir ve risk taşır belki, ama esaretten kurtuluşun başka bir yolu da yoktur.
-"o kadar etkileyici ki bunu birkaç kez daha yapmanı isteyebilirim. bak bakalım başka çikolata paketleri var mı orada bir yerlerde? olsun, olmalı."
-"bayılırım çikolatayı özellikle sen göğüs kafesinden doğduysa."
“Sarah, bunu yapmak zorunda değilsin.”
“Bunu yapmak istiyorum.”
“Bebeğim, dinle. Sana oral seks yaptığımda karşılık
beklemiyorum. Sadece çok hoşuma gidiyorsun. Tadına
bakmak beni boşaltıyor. Muhteşem bir tadın var. Karşılı
ğında bir şey yapmak zorunda değilsi... ”
Eğilip penisinin ucunu yaladım ve birden konuşmayı
kesti.
Başımı kaldırıp ona baktım. “Tadıma bakmaktan hoş
lanıyor musun?”
Derin bir nefes aldı. “En sevdiğim şey.”
“Ben de seni emerken aynı şekilde hissediyorum. Beni
çok tahrik ediyor. Bunun hayalini kuruyorum. Bunu arzuluyorum. Tadını seviyorum. Ağzımda bıraktığın hissi
seviyorum. Saçıma asılmanı, çıkardığın sesleri seviyorum.”
Onu yeniden yaladım ve inledi. “Bunu yaparken kendimi
güçlü hissediyorum. Sana sahip oluyormuşum gibi.”
“Sen daha başlamadan boşalacağım.”
Aletini kavradım. “O zaman konuşmayı kesip işe koyulsak iyi olur. Listeye bak ve bana hangisinden başlamak
istediğini söyle.”
Bilgisayara bakıp aceleyle sayfayı aşağı kaydırmaya
başladı. Güçlükle nefes alıp veriyordu.
Bahara kadar bekle Bandini, az kaldı. Hem bak bizler de seninleyiz, yürüdüğün sokaklarda, Rosa'yı aradığın okulun sınıflarında, tek başına gittiğin o sinema salonlarında aslında biz de seninleyiz. Bahar gelmek üzere Bandini, hadi birlikte hazırlanalım...
Geçen sene büyük bir keyifle okumuştum
Akşam oluyor, açık balkon kapısından odaya giren soğuk hava kollarıma çarpıyor. Hoşuma gitti bu durum. Sanki soğuk havaya kafa tutmuşum. Esersen es bak üşümüyorum işte. Bu aralar kafa tuttuğum olaylar artıyor. Yaşama inat ediyorum sanki. Hayır böyle yasanilmaz bak böyle de yapabilirim. Kadere karşı gelmek gibi... Ben istedim bunları oysa ki. Ama
Niye tüm memleketin hıncı köpeklerden çıkarılıyor ben de bunu anlayamıyorum. Hınç duyulan esas kişi ve mevzulara da gıkımızı çıkarabilsek ya aynı hiddetle. Bir dolu öncelikli sorunumuz varken nefret ediyorum bu şekilde suni gündem yaratılmasından. Bu konuya da elbet el atılır fakat mânâsızca üst düzey bir seferberlik var. Madem tüm toplumsal