Dünyadaki gözyaşı miktarı sabittir. Ağlamaya başlayan biri için, bir yerlerde bir başkası keser ağlamayı. Aynı şey gülmek için de geçerlidir.Bizim kuşak hakkında kötü bir şey söylemeyelim öyleyse, önceki kuşaklardan daha bedbaht değiliz çünkü. İyi şeyler de söylemeyelim. En iyisi hiçbir şey söylemeyelim.Nüfusun arttığı bir gerçek.
Derler ki duymak, en son ölen yeteneklerimizdendir, öyle ki cesetler, yüzlerine çekilen yatak çarşafının hışırtısını, ilk dökülen gözyaşlarını, kapanan pencereyi, tahta merdivenlerdeki ayak seslerini, hayattan insafsız ayrılışı, doktorun hışırtılı kalemini duyarlar. Bu yüzden bizim kuşak ölünün odasında öyle alçak sesle konuşur.
Reklam
Her kuşağın kendine göre hayalleri vardır. Medeniyete gelince: Bizim ona baktığımız açıya göre alevlenir, için için yanar ve söner. Şu dakika, Kapiya'nın üstünde, yıldızların altında; felsefi, sosyal ve siyasal problemleri kurcalayan kuşak da ötekilerden sadece hayal bakımından daha zengindir, başka noktalarda tıpkı onun gibidir. O da yeni bir medeniyetin ilk meşalesini yaktığına ve sönmek üzere olan bir medeniyetin de son alevlerini gördüğüne inanmaktadır. Onun üzerine özel olarak yalnız şunu söyliyebiliriz: Hayattan, zevk ve hürriyetten böylesine cüretle söz eden, onu bu biçimde hayal ettiği halde ondan en az nasip alan, onun kadar ağır bir esaret yükü taşıyan ve ıstırap çeken bir kuşak olmamıştır.
Bizim kuşak hakkında kötü şeyler söylemeyelim öyleyse, önceki kuşaklardan daha bedbaht değiliz çünkü. İyi şeyler de söylemeyelim. En iyisi hiçbir şey söylemeyelim.
Sayfa 41
Eğer Cumhuriyet, Mustafa Kemal'in kültür mirasını sürdürseydi, bugün gelip dayandığımız noktaya, yani arabesk ve göbek dansı müptezelliğine sürüklenmezdik. Çok gençler hariç herkesin hatırlayacağı gibi, eskiden bu ülkede halk şakır şakır göbek atmazdı. Anadolu ve Rumeli halk dansları arasında göbek yoktur; bizim geleneğimiz değildir bu. Arabesk de (adı üstünde) bize ait değildir. Çok zengin olan halk müziğimizin hiç bir tınısı arabeske benzemez. Bu yüzden arabesk müzik akımını da, Türkiye'nin Araplaştırılması çabalarının bir izdüşümü olarak görmek yanlış olmaz herhalde. Politika, medya, günlük yaşam, eğlence ve insan ilişkileri arabeskleşti. Bir yanda siyasi çabalar, bir yanda uluslararası finans kuruluşları, öte yanda Amerika'nın yeşil kuşak teorisinde Türkiye'ye uygun gördüğü "Ilımlı İslam" modeli, arabesk akımıyla birleşerek bizi kendi benliğimizden, kendi kültür dünyamızdan, müzik ve eğlence biçimimizden uzaklaştırdı. Bizi biz olmaktan çıkardı. Yüzlerce yıl içinde edindiğimiz değerler sistemimizi parçaladı. Ama ne yazık ki bunun yaşamsal önemde olduğunu kavrayacak, Mustafa Kemal çapında kültür adamları yönetmiyor bizi. Ve Türkiye'deki esas önemli kaybın beş on milyar değil, değerler sistemi ve kültür kaybı olduğunu anlayanların sayısı çok az. "Bize biraz gelenek ve insani değer gönderin!" diyeceğimiz bir IMF de bulunmuyor.
Sayfa 94 - Doğan Kitap
Ahab bir akşam dostlarını akşam yemeğine çağırıp onlara yumuşacık bir et kızartmak istemiş. Ama birden tuzu kalmadığını fark etmiş. Oğlunu yanına çağırmış. -‘’Köye git de tuz al. Ama gerçek bedelini öde. Ne daha az ne de daha fazla. Oğlu şaşırmış. - ‘’Fazla ödememem gerektiğini anlıyorum baba, ama pazarlık edebileceksem neden paradan biraz tasarruf etmeyeyim ki?’’ - ‘’Büyük kentlerde böyle yapabilirsin. Ama bizim ki gibi bir köyde bu çirkin bir şey olur.’’ Oğlan başka soru sormayıp gitmiş. Bu konuşmaya tanık olan konuklar oğlanın tuzu neden daha ucuza almaması gerektiğini öğrenmek istemişler; Ahab da bunun üzerine; - ‘’Tuzu ucuza satanın acilen paraya ihtiyacı var demektir.’’ demiş. Bu durumdan yararlanan kişi, bir şey üretmek için alnından ter akıtarak çalışmış olan adama saygısızlık etmiş olur.’’ - ‘’Ama bir tutam tuzun köye ne zararı olabilir ki?’’ - ‘’Dünya kurulduğunda haksızlık da bir tutamdı. Ama her yeni kuşak, ne önemi olur diye düşünerek biraz biraz üstüne ekledi, görün bakın şimdi ne durumdayız.’’ Şeytan ve Genç Kadın, Paulo Coelho
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.